Özeti: Şirketin hissesine sahip olan davacı tarafından, adı geçen şirketin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından ticari ve iktisadi bütünlük adı altında satışı nedeniyle uğranıldığı öne sürülen zararın tazmini istenilmiştir. Davacı tarafından verilen ve İdare Mahkemesi kaydına giren dava dilekçesinde duruşma yapılması isteminde bulunulduğu hâlde Mahkemece duruşma yapılmaksızın karar verildiği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamında idarenin birinci savunma dilekçesinin davacıya tebliğ edilmediği, dolayısıyla Mahkemece dosya tekemmül ettirilmeden karar verildiği görülmektedir. İdari Yargılama Usulü Kanun'un ilgili maddesi kapsamında dosyanın tekemmül ettirilmesi adil yargılama hakkının unsurlarından biri olan silahların eşitliği ilkesiyle yakından ilgilidir. Silahların eşitliği ilkesi, davanın taraflarının usuli haklar bakımından aynı şartlara tâbi tutulması ve taraflardan birinin diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia ve savunmalarını makûl bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olması anlamına gelmektedir. Mahkemece davacının duruşma istemi göz önünde bulundurulmadan ve dosya tekemmül ettirilmeden karar verilmesi, hem Anayasa'nın ilgili maddesinde yer alan adil yargılanma hakkına, hem de İdari Yargılama Usulü Kanun'un ilgili maddelerinin açık ve emredici kurallarına aykırıdır. Usûl hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte eksiklik olarak değerlendirilmesi gereken bu hususlar kararın bozulmasını gerektirmektedir.
"İçtihat Metni"
İSTEMİN KONUSU: … İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: … Metalurji Fabrikası A.Ş.'nin (…) 5.000 adet hissesine sahip olan davacı tarafından, adı geçen şirketin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından ticari ve iktisadi bütünlük adı altında satışı nedeniyle uğranıldığı öne sürülen 600.000,00-TL zararın satış tarihi olan 04/05/2006 tarihinden itibaren işletilecek faizi ile birlikte tazmini istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi'nce, Dairemizin 01/06/2012 tarih ve E:2009/1357, K:2012/1455 sayılı bozma kararına uyularak verilen kararda; 04/07/2003 tarih ve 25158 Mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun .. tarih ve ..sayılı kararı ile … Bankası A.Ş.’nin (Banka) mevduat kabul etme ve bankacılık işlemleri yapma yetkisinin 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 14/3. maddesi uyarınca kaldırılarak aynı Kanun'un 16/1. maddesi uyarınca Banka'nın yönetim ve denetiminin Fon’a intikal ettiği, 4389 sayılı Kanun uyarınca Fon’a intikal etmiş olan Banka'nın alacaklarının tahsili ve borçlarının tasfiyesi amacıyla Fon'a tanınan yetki çerçevesinde, Banka'nın doğrudan ve dolaylı olarak iştiraki bulunduğu şirketlerin satışı hususunda kanunlardan kaynaklanan açık yetkisinin bulunduğu, ayrıca, kanunların Fon’a verdiği yetkiyi kullanmak suretiyle, kamu alacağının tahsil edilmesinin Fon'a yüklenmiş bir görev olduğu, bu itibarla, mevzuata uygun olarak söz konusu şirketin iktisadi ve ticari bütünlük adı altında satışına ve kıymet takdirine ilişkin işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığından davacının tazminat talebinde hukuka uygunluk görülmediği sonucuna ulaşılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı tarafından, … Metalurji Fabrikası A.Ş.'ye el konulmasının hukuka aykırı olduğu, satış işlemlerinin aceleye getirildiği ve rayicin çok altında satıldığı, satış işlemlerinden çok geç bilgilendirildiği, şirkete el konulmasıyla hisselerin değerinin çok düştüğü ve ortaya çıkan zararların tazmin edilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davalı idare tarafından, 04/07/2003 tarih ve 25158 Mükerrer sayılı Mükerrer Resmî Gazete’de yayımlanan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun … gün …sayılı kararı ile … Bankası A.Ş.’nin mevduat kabul etme ve bankacılık işlemleri yapma yetkisinin 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 14/3. maddesi uyarınca kaldırıldığı, aynı Kanun'un 16/1. maddesi uyarınca bankanın yönetim ve denetimi Fon’a intikal ettiği, Fon’a intikal etmiş olan … Bankası A.Ş.’nin alacaklarının tahsili ve borçların tasfiyesi amacıyla Fon'a tanınan yetki çerçevesinde bankanın iştiraki bulunduğu … Metalurji Fabrikası A.Ş.'nin satışı hususunda Fon'un yetkili olduğu, davacının hissedarı olduğu … Metalurji Fabrikası A.Ş.'nin … Bankası'nın Fon'a olan borcundan dolayı "ticari ve iktisadi bütünlük" adı altında tüm malvarlığının 04/05/2006 tarihinde … Çelik Endüstri A.Ş.'ye 40.050.000-USD bedelle satıldığı, anılan satışın … tarih ve … sayılı Fon Kurulu kararıyla onandığı ve anılan satış işleminin hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ..'İN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
USUL YÖNÜNDEN
Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 16. maddesinde, dava dilekçelerinin ve eklerinin birer örneğinin davalıya, davalının vereceği savunmanın davacıya tebliğ olunacağı, davacının ikinci dilekçesinin davalıya, davalının vereceği ikinci savunmanın da davacıya tebliğ edileceği, tarafların, yapılacak tebliğlere karşı, tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde cevap verebileceği; 17. maddesinin birinci fıkrasında, Danıştay ile idare ve vergi mahkemelerinde açılan iptal ve yirmibeşbin Türk Lirasını aşan tam yargı davalarında taraflardan birinin isteği üzerine duruşma yapılacağı; üçüncü fıkrasında, duruşma talebinin, dava dilekçesi ile cevap ve savunmalarda yapılabileceği kurala bağlanmış; 49. maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendinde, temyiz incelemesi sonunda Danıştay’ın "Usûl hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" hâli kararın bozulmasını gerektiren sebeplerden biri olarak sayılmıştır.
Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının temel unsurlarından biri de Anayasa’nın 141. maddesinde düzenlenen "yargılamanın açık ve duruşmalı" yapılması ilkesidir. Yargılamanın açıklığı ilkesinin amacı, yargısal mekanizmanın işleyişini kamu denetimine açarak yargılama faaliyetinin saydamlığını güvence altına almak ve yargılamada keyfiliği önlemektir. Bu yönüyle, hukuk devletini gerçekleştirmenin en önemli araçlarından biridir. Adil yargılanma hakkının düzenlendiği Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) 6. maddesindeki "aleni yargılamanın" varlığı, zorunlu olarak "sözlü yargılama" hakkını da içerir.
Dosyanın incelenmesinden, davacı vekili tarafından verilen ve 25/06/2008 tarihinde İdare Mahkemesi kaydına giren dava dilekçesinde duruşma yapılması isteminde bulunulduğu hâlde Mahkemece duruşma yapılmaksızın karar verildiği anlaşılmaktadır.
Öte yandan, dosya kapsamında davalı idarenin birinci savunma dilekçesinin davacıya tebliğ edilmediği, dolayısıyla Mahkemece dosya tekemmül ettirilmeden karar verildiği görülmektedir. 2577 sayılı Kanun'un 16. maddesi kapsamında dosyanın tekemmül ettirilmesi adil yargılama hakkının unsurlarından biri olan silahların eşitliği ilkesiyle yakından ilgilidir. Silahların eşitliği ilkesi, davanın taraflarının usuli haklar bakımından aynı şartlara tâbi tutulması ve taraflardan birinin diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia ve savunmalarını makûl bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olması anlamına gelmektedir. Taraflardan birine tanınan, diğerine tanınmayan avantajın, fiilen olumsuz bir sonuç doğurduğuna dair delil bulunmasa da silahların eşitliği ilkesi ihlâl edilmiş sayılır (Benzer yöndeki AİHM kararı için bkz., AİHM, Zagorodnikov/Rusya, B. No: 66941/01, 7/6/2007, § 30).
Bu itibarla, Mahkemece davacının duruşma istemi göz önünde bulundurulmadan ve dosya tekemmül ettirilmeden karar verilmesi, hem Anayasa'nın 36. maddesinde yer alan adil yargılanma hakkına, hem de 2577 sayılı Kanun'un 16 ve 17. maddelerinin açık ve emredici kurallarına aykırı olduğundan, usûl hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte eksiklik olarak değerlendirilmesi gereken bu hususlar, 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendi uyarınca kararın bozulmasını gerektirmektedir.
Öte yandan, bozma kararı üzerine Mahkemece yeniden karar verileceğinden, davacının esasa ilişkin temyiz iddialarının bu aşamada incelenmesine gerek bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca … İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme'ye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un Geçici 8. maddesi uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 14/04/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.