Danıştay 5. Daire 2019/508 E. 2020/4955 K.

21-11-2021

Özeti: Davada polis memuru olarak görev yapmakta iken İzinsiz veya kurumunca kabul edilir özrü olmaksızın 24 saate kadar görevine gelmemek disiplin suçunu işlediğinden bahisle, 2 günlük aylık kesimi cezası ile cezalandırılmasına ilişkin İl Polis Disiplin Kurulunun kararının iptali istenilmiştir. davacının dava konusu işlemin tesisine neden olan fiili işlediği ve dava konusu işlemin tesis edildiği tarihlerde akli melekelerinin yerinde olmadığına dair usulüne uygun bir sağlık kurulu raporu mevcut değil ise de, amirleri tarafından, ciddi davranış bozuklukları nedeniyle psikolojik yönden değerlendirmeye tabi tutulması gerektiği yolunda tespit ve değerlendirmeler yapılması üzerine sevk edildiği sağlık kurumları tarafından düzenlenen raporlarda davacı hakkında kısıtlılık tedbiri uygulanması gerektiğinin belirtildiği, öte yandan davacının kısıtlılık durumunun belirlenmesi için Sulh Hukuk Mahkemesinde açılmış olan davanın devam ettiği görülmektedir. Bu durumda, İdare Mahkemesi tarafından, davacının kısıtlılık durumuna ilişkin devam eden hukuk yargılaması neticesinde verilecek karar kesinleştikten sonra dava konusu işlem hakkında değerlendirme yapılmak suretiyle bir karar verilmesi gerektiğinden, davacının kısıtlılık durumu sonuçlanmadan verilen İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık görülmemiştir. Öte yandan, davacıya vasi atanması hakkında devam eden davanın sonucunda vasi tayinine karar verilmesi halinde, vasinin bakılmakta olan davaya icazet verip vermemesi ve davayı takip edebilmesi için İdare Mahkemesince durumun vasiye bildirilmesi gerekeceği de tartışmasızdır. Bu itibarla, belirtilen hususlar gözetilmeksizin verilen İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem: Davacının, Bingöl Emniyet Müdürlüğü emrinde polis memuru olarak görev yapmakta iken "İzinsiz veya kurumunca kabul edilir özrü olmaksızın 24 saate kadar görevine gelmemek" disiplin suçunu işlediğinden bahisle, Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 5/A-9. maddesi uyarınca "2 günlük aylık kesimi" cezası ile cezalandırılmasına ilişkin İl Polis Disiplin Kurulunun … tarih ve … sayılı kararının iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 01/11/2017 tarih ve E:2016/19450, K:2017/21926 sayılı bozma kararına uyan … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacının öncelikle usulüne uygun olarak yetkili kurumda akıl ve ruh sağlığı yönünden uzman kişilerce muayenesinin sağlanması ve bu muayene sonucundaki tespitlere göre işlem tesis edilmesi gerekirken, bu yönden bir inceleme ve değerlendirme yapılmaksızın tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uygunluk görülmediği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından; davacının kısıtlanmasına dair açılan davanın halen devam ettiği, dava konusu işlemin tesis edildiği ve işlemin tesisine neden olan fiilin işlendiği tarihlerde davacının akıl sağlığının yerinde olmadığına ilişkin bir sağlık kurulu raporunun bulunmadığı, bir kişinin dava açma ehliyeti varsa ceza ehliyetinin de olacağı, hakkında kısıtlama kararı olmadan davacının akıl sağlığı yerinde değilmiş veya kısıtlama kararı verilmiş gibi değerlendirme yapılarak disiplin cezası verilemeyeceği yönündeki bir görüşün hukuken kabul edilebilir olmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile usul ve yasaya aykırı olan Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :

Davacı, izinsiz veya kurumunca kabul edilir özrü olmaksızın 24 saate kadar görevine gelmediğinden bahisle, Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü'nün 5/A-9. maddesi uyarınca "2 günlük aylık kesimi" cezası ile cezalandırılmıştır. Bunun üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.

Öte yandan; davacı tarafından verilen 12/07/2010 tarihli bir şikayet dilekçesi üzerine davacının amirlerinden biri tarafından düzenlenen İnceleme Raporunda, davacının uzman kişilerce psikolojik test ve muayeneye tabi tutulmasının gerekli olduğu yolunda kanaat belirtildiği, yine davacının 20/12/2010 tarihinde verdiği bir başka şikayet dilekçesi nedeniyle amirlerinden biri tarafından konuya ilişkin bir Ön İnceleme Raporu düzenlendiği ve bu Rapor üzerine Gebze İlçe Emniyet Müdürü tarafından Hukuk İşleri ve Soruşturma Şube Müdürlüğüne yazılan … tarihli yazıda, davacının en yakın sağlık kuruluşuna sevki ile psikolojik yönden muayenesinin yapılarak tedavi edilmesinin teşkilat ve diğer personel açısından faydalı olacağının belirtildiği, bunun üzerine kurum psikoloğu ile görüşmesi için Rehberlik ve Psikolojik Danışma Büro Amirliğine sevk edildiği, ancak psikolog tarafından verilen iki randevuya da görüşmeyi reddederek katılmadığı, Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nin 15. maddesi hükümleri doğrultusunda … tarihli raporla gerekirse zor kullanarak götürülmek üzere Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimliğine sevk edildiği, yetkili sulh hukuk mahkemesine gereken işlemin yapılması ve vasi atanması hususunun ihbar edildiği, bu süreçte davacının idari büroda görevlendirildiği; ayrıca Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesince düzenlenen … tarihli Sağlık Kurulu Raporunda, davacının "paranoid şizofreni" rahatsızlığı olduğu, akli melekelerinin yerinde olmadığı, kanunen ehil olmadığı, hastalığın tedavi ile düzelemeyeceği, başkalarının gözetim, denetim ve yardımına ihtiyacı olduğu ve vasi tayini gerektiğinin belirtildiği görülmüştür.

Bunun üzerine, … Sulh Hukuk Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla davacının kısıtlandığı ve eşinin kendisine vasi olarak atanmasına hükmedildiği, ancak … Hukuk Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; hastane raporu esas alınarak karar verilmesinin yeterli olmadığı, adli tıp raporu da alınması gerektiği gerekçesiyle kısıtlılık kararının bozulduğu, bozma kararı üzerine … Sulh Hukuk Mahkemesince alınan … tarihli adli tıp raporu ve hastane raporunda aynı tespitlerin yapılması üzerine anılan Mahkemenin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla davacı hakkında yeniden kısıtlılık kararı verildiği ve eşinin kendisine vasi olarak atandığı, ancak … Hukuk Dairesinin … tarih ve E…., K:… sayılı kararıyla; tek hekim raporuyla alınan adli tıp raporu esas alınarak kısıtlılık kararı verilemeyeceği, heyet halinde verilen raporla davacının kısıtlanabileceği gerekçesiyle söz konusu kısıtlılık kararının bozulduğu, bunun üzerine … Sulh Hukuk Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı yetkisizlik kararı ile dosyanın … Sulh Hukuk Mahkemesine gönderildiği, daha sonra … Sulh Hukuk Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı yetkisizlik kararı gereği dosyanın …Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine kararı verildiği, bu karara karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu, … Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla dosyanın … Hukuk Dairesine gönderilmek üzere mahkemesine iadesine karar verildiği, bunun üzerine … Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda …Sulh Hukuk Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının onandığı ve dosyanın … Sulh Hukuk Mahkemesine gönderildiği, ardından … Sulh Hukuk Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı yetkisizlik kararı gereği dosyanın … Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği ve anılan Mahkemece henüz karar verilmediği anlaşılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesinde, "Bu Kanun'da hüküm bulunmayan hususlarda; hâkimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adlî yardım hâllerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sükûnunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemlerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulanır." hükmü yer almaktadır.

2577 sayılı Kanun'un anılan maddesiyle atıfta bulunulan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 51. maddesinde, dava ehliyetinin medenî hakları kullanma ehliyetine göre belirleneceği, 52. maddesinde ise, "Medenî hakları kullanma ehliyetine sahip olmayanlar davada kanuni temsilcileri, tüzel kişiler ise yetkili organları tarafından temsil edilir." düzenlemesine yer verilmiş, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 448. maddesinde de, "Vesayet dairelerinin yetkilerine ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla vasi, vesayet altındaki kişiyi bütün hukukî işlemlerinde temsil eder." düzenlemesine yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Her ne kadar davacının dava konusu işlemin tesisine neden olan fiili işlediği ve dava konusu işlemin tesis edildiği tarihlerde akli melekelerinin yerinde olmadığına dair usulüne uygun bir sağlık kurulu raporu mevcut değil ise de, amirleri tarafından, ciddi davranış bozuklukları nedeniyle psikolojik yönden değerlendirmeye tabi tutulması gerektiği yolunda tespit ve değerlendirmeler yapılması üzerine sevk edildiği sağlık kurumları tarafından düzenlenen raporlarda davacı hakkında kısıtlılık tedbiri uygulanması gerektiğinin belirtildiği; öte yandan davacının kısıtlılık durumunun belirlenmesi için Sulh Hukuk Mahkemesinde açılmış olan davanın devam ettiği görülmektedir.

Bu durumda, İdare Mahkemesi tarafından, davacının kısıtlılık durumuna ilişkin devam eden hukuk yargılaması neticesinde verilecek karar kesinleştikten sonra dava konusu işlem hakkında değerlendirme yapılmak suretiyle bir karar verilmesi gerektiğinden, davacının kısıtlılık durumu sonuçlanmadan verilen İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.

Öte yandan, davacıya vasi atanması hakkında devam eden davanın sonucunda vasi tayinine karar verilmesi halinde, vasinin bakılmakta olan davaya icazet verip vermemesi ve davayı takip edebilmesi için İdare Mahkemesince durumun vasiye bildirilmesi gerekeceği de tartışmasızdır.

Bu itibarla, belirtilen hususlar gözetilmeksizin verilen İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :

Açıklanan nedenlerle;

1.2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan davalının temyiz isteminin kabulüne,

2.Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,

3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,

4. 2577 sayılı Kanun'un (geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 09/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Öne Çıkanlar