Özeti: Daha önceden davacı tarafından kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin Üniversite Yönetim Kurulu işleminin iptali istemiyle, diğer bir anlatımla, aynı istemle açılan davada İdare Mahkemesi kararı ile davanın incelenmeksizin reddine karar verilmesi nedeniyle, uyuşmazlığın esası yönünden bir inceleme yapılmadığı hususu dikkate alındığında, söz konusu kararın, aynı konuda yeniden dava açılmasına engel teşkil edecek nitelikte kesin hüküm oluşturmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Davacı her ne kadar Kanun Hükmünde Kararname eki listede adına yer verilmek suretiyle kamu görevinden çıkarılmış ise de, bireysel idari işlemlerin, belli kişiler üzerinde yeni bir hukuki durum yaratma veya değiştirme gibi sonuçlar doğurduğu, görevli ve yetkili yargı merciince bu işlemler iptal edilinceye veya işlemi tesis eden idarece geri alınıncaya, kaldırılıncaya, değiştirilinceye veya düzeltilinceye kadar hukuki geçerliliğini koruduğu hususları dikkate alındığında davacının üniversite yönetim kurulu kararıyla kamu görevinden çıkarılmasına dair işlemin hukuk alemindeki varlığını sürdürdüğü, İdare Mahkemesi kararıyla davanın incelenmeksizin reddi yolunda verilen kararın da kesin hüküm teşkil etmediği hususları birlikte değerlendirildiğinde bu işleme karşı açılan davada işin esasının incelenmesi gerektiği açıktır. Bu itibarla, İdare Mahkemesince verilen davanın kesin hüküm nedeniyle incelenmeksizin reddi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi …. İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Bayburt Üniversitesi bünyesinde daire başkanı olarak görev yapan davacının, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Kamu Personeline İlişkin Alınan Tedbirlere Dair Kanun Hükmünde Kararname'nin 4. maddesinin 1. fıkrası ile 668 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 4. maddesinin 8. fıkrası ile değişik (d) bendi uyarınca kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin Üniversite Yönetim Kurulu'nun … tarih ve … sayılı kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında; davacının Bayburt Üniversitesi bünyesinde daire başkanı olarak görev yapmakta iken Bayburt Üniversitesi Rektörlüğünce tesis edilen … tarih ve E:… sayılı işlemle hakkında yapılan inceleme ve soruşturma neticesinde FETÖ/PDY terör örgütüne mensubiyeti, iltisakı ve irtibatı olduğu gerekçesiyle 667 ve 668 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerin ilgili hükümleri doğrultusunda 28/09/2016 tarihi itibariyle kamu görevinden çıkarılmasına karar verildiği, söz konusu işlemin iptali istemiyle daha önce açılan davada Mahkemelerinin … tarih ve E: …, K:… sayılı kararıyla davanın incelenmeksizin reddine karar verildiği, kararın tarafların kanun yoluna gitmemesi üzerine kesinleştiğinin görüldüğü, söz konusu işlemin iptali istemiyle davacı tarafından yeniden açılan işbu davanın esasının "kesin hüküm" nedeniyle incelenmesine olanak bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kesin hüküm nedeniyle incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu, kararın kaldırılmasını gerektirecek neden bulunmadığı belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, iki farklı işlemle kamu görevinden çıkarıldığı, Yönetim Kurulu kararı ile kamu görevinden çıkarılmasından sonra KHK eki liste ile ihracına kadar olan süre içerisinde de tüm özlük haklarından mahrum bırakıldığı, dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu belirtilerek, Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, dava konusu Yönetim Kurulu Kararının davacıya … tarih ve … sayılı yazıları ile 26/10/2016 tarihinde tebliğ edildiği, bu nedenle davanın öncelikle süre aşımı nedeniyle reddi gerektiği, yine davacı ile ilgili soruşturma dosyası incelendiğinde davacının ihracına ilişkin işlemin esas bakımından da hukuka uygun olduğu belirtilerek, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenlerin hukuki dayanaktan yoksun olduğu belirtilerek, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra davalının süreye ilişkin itirazı yerinde görülmeyerek ve davacının "adli yardım" talebinin kabulü yönünde ilk derece mahkemesince karar verildiği görüldüğünden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 335. maddesinin üçüncü fıkrasında, adli yardımın, hükmün kesinleşmesine kadar devam edeceğinin belirtilmesi karşısında, bu konuda yeniden bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Bayburt Üniversitesi bünyesinde daire başkanı olarak görev yapan davacının, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Kamu Personeline İlişkin Alınan Tedbirlere Dair Kanun Hükmünde Kararname'nin 4. maddesinin 1. fıkrası ile 668 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 4. maddesinin 8. fıkrası ile değişik (d) bendi uyarınca Üniversite Yönetim Kurulu'nun … tarih ve … sayılı kararıyla kamu görevinden çıkarılmasına karar verilmiştir.
Davacının Üniversite Yönetim Kurulu'nun … tarih ve … sayılı kararıyla kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin işlemin iptaline karar verilmesi istemiyle Bayburt Üniversitesi Rektörlüğü hasım konumunda gösterilerek açılan davada, …İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, "davacı hakkında davalı idarelerce tesis edilmiş, idari davaya konu edilebilecek bir işlemin varlığından söz edilmesine olanak bulunmadığı" gerekçesiyle davanın incelenmeksizin reddine karar verilmiş, tarafların kanun yollarına başvurmaması üzerine anılan karar kesinleşmiştir.
Yukarıda bahsi geçen davadan bağımsız olarak temyizen incelenmekte olan işbu davada ise, davacının, Üniversite Yönetim Kurulu'nun … tarih ve … sayılı kararıyla kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin işlemin iptali istenilmiştir.
Öte yandan, davacı, 22/11/2016 tarih ve 29896 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 677 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin ekli listesinde ismine yer verilmek suretiyle de kamu görevinden çıkarılmıştır.
Davacı tarafından, anılan Kanun Hükmünde Kararname'nin ekli listesinde ismine yer verilmek suretiyle kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin işleme karşı OHAL İnceleme Komisyonuna başvuruda bulunulmuş, başvurusunun reddedilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açmış olduğu dava ise … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla reddedilmiştir.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "İdari Dava Türleri Ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı" başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasında, iptal davalarının, "idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu, maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar" hükmüne yer verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Dava şartları" başlıklı 114. maddesinin birinci fıkrasının (i) bendinde, "Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması" dava şartları arasında sayılmış; "Dava şartlarının incelenmesi" başlıklı 115. maddesinde, "Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder."; "Hüküm, hükmün verilmesi ve tefhimi" başlıklı 294. maddesinin birinci fıkrasında, "Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihaî kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihaî karar, hükümdür."; "Kesin hüküm" başlıklı 303. maddesinde ise, "Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir." kurallarına yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda "kesin hüküm" müessesesi düzenlenmemiş ve anılan Kanun'un 31. maddesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun ilgili maddelerine atıfta bulunulan konular arasında bu müesseseye yer verilmemiş ise de, uyuşmazlığın esasını hükme bağlayan nihaî yargı kararlarının, kimse tarafından değiştirilememesini ve daha sonra açılan davalar bakımından bağlayıcı olmasını; diğer bir anlatımla, taraflar arasındaki uyuşmazlığın bir daha dava konusu edilememesini ifade eden ve hukuki istikrar ve güvenliği sağlama amacı taşıyan kesin hüküm müessesesinin idari yargı düzenindeki yargılamalarda da dikkate alınması gerekmektedir.
Buna göre, bir kararın maddi anlamda kesin hüküm niteliği taşıması hâlinde; tarafları, sebebi ve konusu aynı olan yeni bir dava açılması hukuken mümkün bulunmamaktadır.
Bakılmakta olan uyuşmazlıkta, davacı tarafından Üniversite Yönetim Kurulu'nun … tarih ve … sayılı kararıyla kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, "davacı hakkında davalı idarelerce tesis edilmiş, idari davaya konu edilebilecek bir işlemin varlığından söz edilmesine olanak bulunmadığı" gerekçesiyle davanın incelenmeksizin reddine karar verildiği, tarafların kanun yollarına başvurmaması üzerine anılan kararın kesinleştiği anlaşılmıştır. Bu durumda, söz konusu kararın, temyize konu İdare Mahkemesi kararında belirtildiği gibi "kesin hüküm" niteliğinde olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
Hukuk düzeninde istikrarı ve hukuk güvenliğini sağlama amacı taşıyan kesin hüküm, doktrinde, şekli ve maddi anlamda kesin hüküm olmak üzere iki başlıkta ele alınmaktadır. Şekli anlamda kesin hüküm, yargı yerince verilen karara karşı olağan kanun yollarına başvurulamamasını, diğer bir ifadeyle kanun yollarının tüketilmiş olmasını ifade etmektedir. Dolayısıyla söz konusu terim ile, görülmekte olan davanın şeklen sona ermesi kastedilmektedir.
Maddi anlamda kesin hüküm ise; uyuşmazlığın esasını çözen nihai yargı kararlarının, kimse tarafından değiştirilememesini ve daha sonra açılan dava bakımından bağlayıcı olmasını; diğer bir anlatımla taraflar arasındaki uyuşmazlığın bir daha dava konusu yapılamamasını ifade etmektedir. Buna göre, bir kararın maddi anlamda kesin hüküm niteliği taşıması halinde; tarafları, sebebi ve konusu aynı olan yeni bir dava açılması hukuken mümkün bulunmamaktadır.
Dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usul yönünden reddine ilişkin kararlar, uyuşmazlığın esası hakkında inceleme yapılmaksızın verilmesi nedeniyle, maddi anlamda kesin hüküm niteliği taşımamaktadır. Dolayısıyla, bu şekilde usul yönünden reddedilen davaların yeniden açılmasına hukuki engel bulunmamaktadır.
Somut olayda, daha önceden davacı tarafından kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin Bayburt Üniversitesi Yönetim Kurulunun … tarih ve … sayılı işleminin iptali istemiyle, diğer bir anlatımla, aynı istemle açılan davada … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile ''davanın incelenmeksizin reddine karar verilmesi'' nedeniyle, uyuşmazlığın esası yönünden bir inceleme yapılmadığı hususu dikkate alındığında, söz konusu kararın, aynı konuda yeniden dava açılmasına engel teşkil edecek nitelikte kesin hüküm oluşturmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Öte yandan; anılan mahkeme kararında her ne kadar Bayburt Üniversitesi Yönetim Kurulunun … tarih ve … sayılı işleminin iptali istemiyle davanın açıldığı belirtilmiş ise de, kararın incelenmesinden istemin, davacının 677 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin ekli listede ismine yer verilmek suretiyle kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin işlemin iptali şeklinde belirtildiği, kararın devamında yer verilen mevzuat hükümleri ve hüküm fıkrasının da bu istem üzerine kurulduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda; davacı her ne kadar Kanun Hükmünde Kararname eki listede adına yer verilmek suretiyle kamu görevinden çıkarılmış ise de, bireysel idari işlemlerin, belli kişiler üzerinde yeni bir hukuki durum yaratma veya değiştirme gibi sonuçlar doğurduğu, görevli ve yetkili yargı merciince bu işlemler iptal edilinceye veya işlemi tesis eden idarece geri alınıncaya, kaldırılıncaya, değiştirilinceye veya düzeltilinceye kadar hukuki geçerliliğini koruduğu hususları dikkate alındığında davacının üniversite yönetim kurulu kararıyla kamu görevinden çıkarılmasına dair işlemin hukuk alemindeki varlığını sürdürdüğü, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla davanın incelenmeksizin reddi yolunda verilen kararın da kesin hüküm teşkil etmediği hususları birlikte değerlendirildiğinde bu işleme karşı açılan davada işin esasının incelenmesi gerektiği açıktır.
Bu itibarla, İdare Mahkemesince verilen davanın kesin hüküm nedeniyle incelenmeksizin reddi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle incelenmeksizin reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
2. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesine gönderilmesine,14/06/2021 tarihinde oybirliğiyle, kesin olarak karar verildi.