Özeti: Dava davacılar tarafından, çocuklarının okulda geçirdiği kaza sonucu dalağının alınmasında davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle, çocukları maddi, manevi, anne ve baba için ise manevi olmak üzere toplam tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır. Davacının çocuklarının okulda ders arasında, merdiven korkuluklarından kaymak istediği sırada arkadan başka bir öğrencinin itmesi sonucu dengesini kaybederek yere düştüğü ve bu düşme sonucu karın ağrısı şikayeti ile ailesi tarafından hastaneye götürülmesi sonucunda dalağının alınması olayında, idarenin bu zararın oluşumunda doğrudan etkisi bulunmamakla birlikte, öğrencinin okul idaresinin gözetim ve denetiminde bulunduğu süre zarfında meydana geldiği göz önüne alındığında, davalı idarenin kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca zararı tazmin sorumluğu bulunmaktadır. Bu durumda, öğrencinin okul idaresinin gözetim ve denetiminde bulunduğu süre zarfında meydana gelen olay sonucu oluşan mevcut zararın, idarenin kusursuz sorumluluğu kapsamında gerekli araştırmalar yapılarak olay sebebiyle davacıda oluşan zararın tespiti için dosyanın gerekirse adli tıbba gönderilmesi ve sonrasında tazminat miktarlarının belirlenmesi için bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle maddi ve takdir edilecek manevi zararın mahkemece tazminine karar verilmesi gerekmektedir.
Temyiz İsteminde Bulunan (Davacılar) : … adına velayeten kendi adlarına
asaleten 1-…
2- …
Vekili : Av. …
Karşı Taraf (Davalı) : … Bakanlığı - ANKARA
Vekili : Hukuk Müşaviri …
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi : İstemin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dava davacılar tarafından; çocukları …'nın okulda geçirdiği kaza sonucu dalağının alınmasında davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle, çocukları ... için 40.000,00-TL maddi, 30.000,00-TL manevi, annesi … ve babası … için ise 20.000,00-'er TL manevi olmak üzere toplam 110.000,00-TL tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince, okul idaresinin ve sınıf öğretmeninin okuldaki öğrencilerle ilgili gözetim ve denetim yetkisinin davalı idarenin yetki ve sorumluğunda bulunduğu açık olmakla birlikte, …'nın düşmesinde ve sonrasında sınıf öğretmeni tarafından çocuğun vücudunun kontrol edildiği ve herhangi bir darp veya yara izi görülemediği, çocuğun da herhangi bir yerinin ağrımaması ve düşme olayının öğretmen ve idareciler tarafından bizzat görülmemesi nedeniyle sıradan bir düşme olayı olarak değerlendirilip herhangi bir sağlık kuruluşuna sevkedilmeyip derse devam edildiği anlaşılmakta olup, zararın meydana gelmesinde davalı idareye izafe edilebilecek herhangi bir "hizmet kusurunun" varlığından söz etmeye olanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu idarelerin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olacağı hükme bağlanmıştır.
İdare, kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup, idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri uyarınca tazmin edilmektedir.
İdari hizmetlerin kuruluş ve işleyişindeki mevcut kusurlardan dolayı meydana gelen zararların, idarece tazmini gerektiği açıktır. Ayrıca, kamu hizmetlerinin görülmesi sırasında, bir görevle ilgili olarak genel külfetler dışında fertlere verilen zararların, eylem ile sonuç arasında nedensellik bağının bulunması koşuluyla, kusursuz sorumluluk esaslarına göre hizmetin sahibi idarelerce tazmin edilmesi de gerekmektedir. Başka anlatımla, idare, yürüttüğü hizmetin doğrudan sonucu olan, nedensellik bağı kurulabilen, özel ve olağanüstü zararları kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca tazminle yükümlüdür.
Aksi durum, bu hizmetlerin yürütülmesi sırasında oluşan zararların bir veya birkaç kişiye yükletilmesi sonucunu doğururki, bu da, kamu külfetleri karşısında eşitlik, hakkaniyet ve nesafet ilkeleri ile bağdaşmaz.
Buna göre, idare kamu hizmetinin yerine getirilmesi sırasında hizmetin kuruluş ve işleyişinde kusuru olmasa bile, kamu görevlisinin kişisel kusurundan doğmamış olmak koşuluyla, çalışma gücündeki eksilme ya da ölüm durumunda ortaya çıkan maddi zararı, istihdam edenin sorumluluğu kapsamında ve kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca tazmin etmekle yükümlüdür.
Dosyanın incelenmesinden; davacıların çocukları …'nın … İlkokulunda 1-A sınıfında eğitim gördüğü dönemde, ders arasında merdiven korkuluklarından kaymak istediği sırada arkadan başka bir öğrencinin itmesi sonucu dengesini kaybederek yere düştüğü ve son derse girdiği aradan 15-20 dakika geçtikten sonra arkadaşlarının öğretmene durumu anlatmaları üzerine öğretmenin çocuğun vücudunu kontrol ettiği herhangi bir iz göremediği, benzeri olayların hergün yaşandığı düşüncesiyle ve çocuğunda herhangi bir yerinin ağrımaması nedeniyle derse devam ettiği, ancak çocuğun akşam başının ve karnının ağrıdığını söylemesi üzerine ailesi tarafından hastaneye götürüldüğü, ve bir kaç gün tedavi gördükten sonra ameliyatla dalağının alınması üzerine, yaşanan olayda idarenin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülerek zararın tazmini istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Hizmet kusuruna dayalı olarak tazminata hükmedilebilmesi için zararın mevcudiyeti, zarara yol açan eylemin idareye yüklenebilir nitelikte olması ve zararla eylem arasında nedensellik bağının bulunması aranmaktadır.
İdarenin gözetim sorumluluğu gereği, kamu hizmetinin yerine getirilmesinde kusuru olmasa bile öğrenci velisinin öğrenciyi okul idaresinin gözetim ve denetimine bıraktığı andan itibaren okulda ders saati içerisinde meydana gelebilecek olan zararlardan sorumlu tutulması ve meydana gelen zararın kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca tazmin edilmesi, kamu külfetleri karşısında eşitlik, hakkaniyet ve nasafet ilkeleri gereğidir.
Bakılan davada; davacının çocuklarının okulda ders arasında, merdiven korkuluklarından kaymak istediği sırada arkadan başka bir öğrencinin itmesi sonucu dengesini kaybederek yere düştüğü ve bu düşme sonucu karın ağrısı şikayeti ile ailesi tarafından hastaneye götürülmesi sonucunda dalağının alınması olayında, idarenin bu zararın oluşumunda doğrudan etkisi bulunmamakla birlikte, öğrencinin okul idaresinin gözetim ve denetiminde bulunduğu süre zarfında meydana geldiği göz önüne alındığında, davalı idarenin kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca zararı tazmin sorumluğu bulunmaktadır.
Bu durumda, öğrencinin okul idaresinin gözetim ve denetiminde bulunduğu süre zarfında meydana gelen olay sonucu oluşan mevcut zararın, idarenin kusursuz sorumluluğu kapsamında gerekli araştırmalar yapılarak olay sebebiyle davacıda oluşan zararın tespiti için dosyanın gerekirse adli tıbba gönderilmesi ve sonrasında tazminat miktarlarının belirlenmesi için bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle maddi ve takdir edilecek manevi zararın mahkemece tazminine karar verilmesi gerekirken, idarenin hizmet kusuru bulunmadığı gerekçesiyle davayı reddeden İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle; ... İdare Mahkemesinin temyize konu kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 03/03/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY :
İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenip bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır.
İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe usul ve kanuna uygun olup, bozulmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanması gerektiği oyu ile aksi yönde oluşan çoğunluk kararına katılmıyorum.