İstanbul BAM 17. H.D. 2019/1908 E. 2020/1410 K.

16-10-2021

Özeti: Dava iflasın ertelenmesi istemine ilişkindir. Olayda, davacı Şirketin grup şirketlerin kefalet limitlerinin şirketin pasifinde gösterilmemesi durumunda borca batık değildir, bu durumda adı geçen davacı şirket yönünden İflas ertelemesinin borca batıklık şartının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Somut olayda, davacıların istinaf dilekçesi davalı vekiline tebliğ edilmiş olmasına rağmen müdahil vekili, iki hafta süreden sonra istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Bu durumda, istinaf başvurusunun süresi içinde yapılmaması nedeniyle reddi gerekmiştir. Açıklanan tüm nedenlerle ve özelikle iflas erteleme şartları, İflas erteleme davasında İhtiyati tedbirin sonuçları, kefalet borcunun niteliği, İflas ertelemenin ve uzatmalarının yasal süreleri gereğince davacılar vekilinin istinaf başvurusunun reddine, yasal süre sonrasında katılma yolu ile istinaf kanun yoluna başvuran müdahil vekilinin istinaf başvurusunun ise süre yönünden reddine dair karar verilmesi gerekmektedir.

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TARİHİ: 30/01/2019

NUMARASI : 2016/295 Esas, 2019/84 Karar

DAVA: İFLAS (İflasın Ertelenmesi)

KARAR TARİHİ: 02/07/2020

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İDDİA: Davacılar vekili, 23.03.2016 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili şirketlerin ticari hayatta grup şirketleri olarak faaliyet göstermekte olduğunu, birbirlerine çapraz kefaletlerinin olduğunu, şirket borçlarının aktiflerinden fazla olması ve şirketlerin mali durumunun iyileştirilmesinin mümkün olması nedeniyle İİK 179. maddesi gereğince bu durumun mahkemece tespiti ile iflas ertelemesine karar verilmesi için iş bu davanın açıldığını, şirketlerin ortağı ve yöneticisinin aynı, iştigal konularının birbirlerine benzer olduğunu, benzer sebeplerle borca batıklık haline düştüklerini, yaşanan ekonomik sorunlar nedeniyle birbirlerine çapraz kefalet vermiş olduklarını, üç şirket için ayrı ayrı iyileştirme projesi hazırlandığını, üç şirketinde aynı anda borca batık hale geldiğini, müvekkili ... San.ve Tic.Ltd.Şti’nin %100 hissesinin ... ait olduğunu ödenmemiş sermaye borcunun bulunmadığını, müvekkili ... Tic.Ltd.Şti ‘nin %100 hissesinin .... ait olduğunu bu tarih itibariyle ödenmemiş sermaye borcu bulunmadığını, müvekkili ... San.ve Tic.Ltd.Şti’nin %100 hissesinin ... ait olduğunu, ödenmemiş sermaye borcunun bulunmadığını ,...Ltd.Ştinin Çorlu ‘da bulunan fabrikada ürettiği kumaşların iç ve dış piyasaya satıldığını, 31,12.2015 tarihli rayiç değer bilançosuna göre (-) 10.240.912,69 TL borca batık durumda olduğunu, müvekkili ....Ltd.Ştinin, grup şirketi tarafından üretilen ürünlerin pazarlanmasını ve ihracatını yaptığını, (-) 3.318.162,14 TL borca batık durumda olduğunu, müvekkili ....Ltd.Ştinin ise grup şirketi tarafından üretilen malları iç ve dış piyasaya sattığını, (-) 801.361,21 TL borca batık durumda olduğunu, şirketlerin, seçim süreçleri, ekonomik belirsizlik ortamı, global piyasaların daralması, Rusya’da yaşanan kriz, Ruble’nin USD karşısında büyük değer kaybetmesi, kredi bulmada zorluklar, müvekkilinin yurtdışı pazarının önemli bir kısmını oluşturan Rusya pazarının kapanması, kredi maliyetlerinin artması, genel olarak yaşanan ekonomik kriz nedeniyle, müvekkili şirketin borçlu olan firmaların borçlarını zamanında veya hiç ödememelerinin müvekkili şirketi sıkıntıya soktuğunu, üç şirketinde aynı dönemde borca batık hale geldiğini, iyileştirme kapsamında, borca batıklıktan kurtulup mali yapısının kuvvetlendirilmesi için öncelikle şirketlerin alacaklarının tahsil edilmesi, mevcut mamul, yarı mamul ve hammadde stoklarının değerlendirilmesi gerekeceğini, tedbirlerden bazılarının, her bir şirket için ayrı ayrı yapılacak sermaye artırımı, maliyetlerde yapılacak tasarruflar, genel giderlerde yapılacak tasarruflar, gelirlerin artırılması hususunda alınacak tedbirler olduğunu belirterek, müvekkili şirketlerin borca batıklık halinin tespiti ile İflasın 1 yıl süre ile ertelenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Müdahiller yargılamaya katılarak beyan ve itirazlarını belirtmişlerdir.

İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, İflasın ertelenmesine karar verilebilmesi için öncelikle ortaklığın borca batık halde bulunması ve tasfiye halinde olmaması gerektiğini, iyileştirme kararının verilmesinde ki amacın ortaklığın bir tüzel kişi olarak varlığının sağlanması, bunun içinde karlılığa yeniden kavuşturularak işletmesini sürdürecek ve kat edecek bir düzeye getirilmesi olduğu, davacı ....Ltd.Ştinin 31.12.2018 tarihli bilirkişi raporuna göre esas bilançoya göre öz varlığının (+) 662.497,70 TL olduğu, diğer davacı şirketlerin borçları ile ilgili kefaletlerinin İlave edilmesi halinde öz varlığın (-) 19.835.800,43 TL olduğu, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 08.03.2017 tarih ve 2016/3302 Esas, 2017/717 Karar sayılı ilamında da işaret edildiği üzere davacı şirketlerin grup şirketler olduğu dikkate alındığında grup şirketler açısından kefalet ilişkisinin borca batıklığın tespitinde kötüye kullanılabileceği, bir borca ilişkin kefaletin birden fazla şirketin pasif hesabında gösterilmesi nedeniyle bir borçtan dolayı grup şirketlerin tamamının kayden borca batık hale geldiğini, bu durumda grup şirketlerde borcun asıl borçlu şirket pasifinde gösterilmesi, ayrıca borca kefil olan grup şirketin pasifinde kefil olunan bu borca yer verilmeden borca batıklığın hesaplanması gerektiği, davacı .... şirketinin diğer davacı şirketlerin bankalara olan borçları ile kefaletleri dahil edilmediğinde borca batık durumda olmadığı, İflas erteleme koşullarının oluşmadığı, davacılar ....Ltd.Şti ve .....Ştinin rayiç değerlerine göre öz varlığının (-) 1.155.402,10 TL olduğu, banka kefaletlerinin İlave edilmesi halinde (-)5.429.588,25 TL olduğu, davacı ..... Şirketinin rayiç değerlere göre öz varlığının (-) 87.821,88 TL, banka kefaletlerinin İlave edilmesi halinde (-) 33.707.521,96 TL olduğu, şirketlerin yapılandırdığı borçlarına ilişkin protokol ödemelerini düzenli olarak yaptığı, davacı şirketlerde halen 266 kişi istihdam edilmekte olduğu, personel ödemelerinin düzenli olarak yapıldığı, vergi ve SGK borçlarının ödendiği, İflas erteleme kararı verilebilmesi için gerekli iyileşme koşullarını sağladığı, malvarlığı durumunu ve likitiditenin borca batıklık bildirimin yapıldığı ana oranla daha iyi bir düzeye getirildiği ve bu hali ile iflas erteleme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle; 1- Davacı ... San.ve Tic.Ltd.Şti ve ... Tic.Ltd.Şti bakımından davanın kabulüne bu şirketlerin 30.01.2019 tarihi itibariyle İflasının 6 ( Kısalar karada ay yazılmış olduğu ancak gerekçeli kararda ay ifadesine yer verilmediği )süre ile ertelenmesine, 2-Davacı ...San.ve Tic.Ltd.Ştinin İflas erteleme talebinin reddine, 3- Davacı .... Şirketleri hakkında verilen tedbir kararlarının devamına karar verilmiştir.

İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, yasal süre içerisinde davacılar vekili tarafından, yasal süreden sonra ise katılma yolu ile asli müdahil ...San. Ve Tic.A.Ş vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davacı vekili istinaf nedenleri olarak, bilirkişinin hesaplamada hatası nedeniyle müvekkili ... şirketinin borca batıklık durumunun değişiklik gösterdiğini, hükme esas alınan 24.12.2018 tarihli bilirkişi raporunda, kaydi değerlere göre (-) 317.309,17 TL öz varlık ile borca batık olduğu, rayiç değerlere göre ise (+)662.496,70 TL özvarlığnın olduğunun saptandığını, ancak diğer iki müvekkil şirket ile olan kefalet bağlantıları göz önüne alındığında (-)19.835.800,43TL borca batık olduğunun belirtildiğini, açık hesaplama hatası giderildikten sonra 30.09.2018 tarihli bilançoya göre olması gereken öz varlık değerinin (-) 473.853,30 TL olduğunu, bilirkişilerin hesapta yer alan 1.136.350 TL tutarındaki TL çeklerini hesaba katmadığını, bilirkişi heyetinin rayiç değerlerleme bilançosunda yer alan ve taraflarınca tespit edilen eksik hesaplamaların giderilmesi sonucunda müvekkili şirketin olması gereken öz varlık değerinin (-) 473.853,30 TL olduğunu, aktif toplamının 7.956,620,20 TL, borçlar toplamının (-) 8.430.473,50 TL buna göre öz varlığının (-) 473.853,30 TL olduğunu, bilirkişilerin borçlar toplamını (-) 7.294.123,50 TL alarak öz varlığının (+) 662.496,70 TL olarak bulunduğunu, müvekkili şirketin borca batıklığının döviz kurlarındaki artıştan kaynaklanmış olduğunu, şirketin 28.03.2016 tarihinde 23 işçi istihdam ederken 2018 yılında Eylül 2018 tarihi itibariyle 70 kişiye ulaştığını, rapor tarihinde muhasebe döneminin değiştiğini, raporun şirketin güncel kayıtlarını yansıtmadığını, müvekkili şirketler arasında kefalet tutarları, müşterek müteselsil kefaletin varlığı ve hakkındaki İcra takipleri kesinleşmiş olan muaccel alacaklar haline geldikleri için borca batıklık hesabına dahil edilmesi gerektiğini, şirketler arasında ticari ilişkinin devam ettiğini, 6102 sayılı TTK ‘nın 77. maddesine göre bilançoda şirket pasifleri düzenlenirken şirketin vermiş olduğu kefaletlerinde şirketin bilançosunda pasif bölümüne yazılacağını, bu tür borç ve yükümlülüklere hem bilançonun pasifinde yer verilmesi hemde borca batıklıkta dikkate alınması gerektiğini, zira doktrindeki görüşlerin bu şekilde olduğunu, diğer şirketler yönündende raporun hatalı olduğunu, duruşma zaptında İflasın 6 yıl süre ile ertelendiğinin ifade edildiğini, Uyap sisteminden eklenen duruşma zaptına ise bu sürenin 6 ay olarak değiştirildiğini, kısa kararın uyap sisteminden sonradan değiştirilmesinin önemli bir usul hatası olduğunu, YHGK ‘nun 2015/22-548,2017/133 Karar sayılı kararında, mahkemece kısa kararın UYAP ortamında değiştirilmek suretiyle önemli bir usul hatası yapıldığı ve bu suretle kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulduğu, çelişkili hüküm kurulduğu sonucuna varıldığını, sonuç olarak, mahkeme tarafından hukuka aykırı şekilde hesap hatası içeren bilirkişi raporunun hükme esas alınarak karar verildiğini iddia ederek, kararın kaldırılmasını ve ihtiyati tedbirlerin varlığını sürdürdüğü bir şekilde yeniden yargılama yapılarak 3 müvekkili yönünden 1 yıl süre ile İflasın ertelenmesine karar verilmesini istemiştir.Müdahil ...San.ve Tic.A.Ş vekili, istinaf kanun yoluna başvuru süresinden sonra verdiği istinaf dilekçesinde, davacı şirketlerin istinaf başvurusunun süre kazanmaya yönelik kötüniyetle yapılmış başvuru olduğunu, davanın açıldığı tarihin 23.03.2016 olup hüküm tarihi 30.01.2019 tarihine kadar yaklaşık 4 yıl zaman geçtiğini, 6 aylık süre ile haciz ve takip baskılarından kurtulma sürelerinin yaklaşık 4 yıl olduğunu, müvekkili şirketin alacağının 4 yıldır tahsil edemediğini, bu arada kazançlarını borç ödemelere aktarmadıklarını ve alacaklıların zararına olarak şirketlerin içini boşalttıklarını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı şirketlerin mevcut mal durumları incelendiğinde davanın konusunun aslında ortadan kalktığını, iyileştirme projesine aykırı hareket ettiğini iddia ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:DAVA: İİK nun 179 ve devamı maddeleri ile 6102 sayılı TTK nun 376. ve 377. maddelerinde düzenlenen iflasın ertelenmesi istemine ilişkindir.Dava tarihinde yürürlükte bulunan 2004 sayılı İİK nun 179/a maddesinde, mahkemenin, iflasın ertelenmesi isteminde bulunulması üzerine, envanter düzenlenmesi ve yönetim kurulunun yerine geçmesi ya da yönetim kurulu kararlarını onaması için derhal bir kayyım atayacağı, ayrıca şirketin ve kooperatifin malvarlığının korunması için gerekli diğer önlemleri alacağı, son fıkrada ise, kayyımın her üç ayda bir şirketin projeye uygun olarak iyileştirme gösterip göstermediğini mahkemeye rapor edeceği düzenlenmiştir. Yasanın 181. maddesi gereğince somut olayda uygulanacak olan, 160. maddesinde, İflas isteyen alacaklının ilk alacaklar toplantısına kadar olan bütün masraflardan sorumlu olduğu, 166. maddede ise, kararın ilanı düzenlenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde ise, İflas isteme, davaya vekalette özel yetki verilmesi gerektiren haller arasında sayılmıştır. Somut olayın yasal düzenlemeler açısından değerlendirilmesi sonucunda, davacılar vekilinin vekeletnamesin de, İflas erteleme talebinde bulunma yetkisinin mevcut olduğu, davacı şirketlerin genel kurulunun 15.03.2016 tarihli kararı ile şirketin borca batık olması gerekçesiyle iflasın ertelenmesi kararının alınması için mahkemeye dava açılması için karar alındığı, mahkeme kararı uyarınca, ilanların yaptırılarak, İflas avansının yatırıldığı, davanın, davacı şirketlerin muamele merkezinin bulunduğu, mutlak yetkili mahkeme de açıldığı anlaşılmıştır. Mahkemenin, 12.04.2016 tarihli ara kararı ile, davacı şirketlerin ihtiyati tedbir talebi kabul edilerek, buna dair ara karar oluşturulmuştur. 11.04.2016 tarihli bilirkişi heyet raporunda, sonuç olarak, davacı şirketlerin merkezleri, fabrikaları, depolarında stoklar, gayrimenkuller, demirbaşlar, makine tesis cihazlar, talimat bilirkişi raporunda yer alan tespitler ile dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, davacı .....Ltd.Ştinin aktiflerinin satış değerleri esas alınmak üzere düzenlenen 28.03.2016 tarihli mal esaslı bilançoya göre davacı şirketin öz varlığının (-)3.174.772,67 TL olduğu, banka kefaletlerinin İlave edilmesi halinde (-) 5.198.475,17 TL olduğu, buna göre davacı şirketin aktif toplamının şirket borçlarını karşılayamaz hale geldiği, şirketin borca batık olduğu, davacı ...San.ve Tic.Ltd.Şti nin aktiflerinin satış değerinin esas alınarak düzenlenen 28.03.2016 tarihli mal esaslı bilançoya göre davacı şirketin öz varlığının (+) 2.094.933,12 TL ancak diğer davacı şirketlerin bankalara olan borçları ile ilgili kefaletlerinin İlave edilmesi halinde davacı şirketin özvarlığının (-) 28.964.497,63 TL olduğu, buna göre şirketin aktif toplamının borçlarını karşılayamaz hale geldiği, diğer bir ifade ile davacı şirketin borca batıklık halinin gerçekleşmiş olduğu, davacı ... Tic.Ltd.Şti ‘nin aktiflerinin satış değerleri esas alınmak suretiyle düzenlenen 28.03.2016 tarihli mal esaslı bilançoya göre davacı şirketin öz varlığının (-) 30.946.191,61 TL olduğu, buna göre davacı şirketin aktif toplamının şirket borçlarını karşılayamaz hale geldiği, borca batık olduğu belirtilmiştir. 21.11.2016 tarihli ek bilirkişi raporunda, sonuç olarak, davacı ....Ltd.Ştin’nin öz varlığının (+) 2.094.933,122 TL olduğu, ancak diğer davacı şirketlerin bankalara olan borçları ile ilgili kefaletlerinin İlave edilmesi halinde davacı şirketin özvarlığının (-) 30.665.141,71 TL olduğu, borca batıklık halinin gerçekleştiği, sunulan 30.09.2016 tarihli mizanların ve sorumlulukla ilgili belgelerin incelenmesinde .....Ltd.Ştinin kredilerle ilgili borç bakiyesinin aynen devam ettiği, 705.000 USD =2.112.109,50 TL olduğu, kefaletle ilgili belgelere göre ....Ltd.Şti’nin bu tutardan sorumlu olduğu, .....Ltd.Ştin’nin banka kredi borçlanın bir kısmının ödendiği, bankalara olan borç bakiyesinin 22.060.433,88 TL olduğu, bu tutardan sunulan kefaletle ilgili belgelere göre ....Ltd.Ştinin sorumluluğunun 21.106.471,53 TL olduğu , diğer şirketlerin kefalet toplamı tutarı olan 23.218.581,03 TL’nin düşülmesi sureti ile kefaletlerden dolayı ...Ltd.Şti’nin 30.09.2016 tarihi itibariyle öz varlığının (-) 21.124.547,91 TÖ olduğu, aktiflerinin pasiflerini karşılamadığı belirtilmiştir.01.12.2017 tarihli 2. Ek bilirkişi raporunda, dosyaya ibraz edilen 18.10.2017 tarihli 6. kayyım raporunda ....Ltd.şirketin 1.000.000,00 TL sermaye artışına gittiği ,artırılan sermayenin tamamının 21.08.2017 tarihi itibariyle ödenmiş olduğu, dosyaya sunulan revize iyileştirme projesinde özetle, katkı payı yüksek satışlara yönlenilmesi, uzun vadeli borç yapılandırılması protokolleri yapılması, maliyet ve giderlerde tasarruf sağlanması, 750.000,00 TL lik kısmı 2019 yılında ödenmek üzere toplamda 2.000.000,00 TL sermaye arttırımına gidilmesi şeklinde belirlendiği, 6. kayyım raporunda, şirket tarafından yapılan sermaye artışı ve üretilen kara bağlı olarak toplam borçlarda 28.03.2016 tarihine göre 18.788.130,17 TL ‘lik bir azalma bulunduğu, kefaletler haricinde borca batıklığın 3.174.772,67 TL ile sınırlı olduğu, raporlanan 10.600.016,40 TL tutarındaki zarar dikkate alındığında şirketin gelir tablosu projeksiyonları itibariyle projenin inandırıcılığını yitirdiğinin değerlendirildiği,... San ve Dış Tic.Ltd.Şti yönünden, şirketin borca batık olması koşulunun davacı şirket nezdinde mevcut olduğu, revize projede, toplamda 1.200.000,00 TL sermaye arttırımına gidilmesine yer verildiği, 03.03.2017 tarihli 4 nolu kayyım raporunda 201.586,14 TL ‘lik dönem zararının 133.239,17 TL ‘lik kısmının 6736 sayılı kanun kapsamında ki stok affından doğan kanunen kabul edilmeyen giderlerden oluştuğunun belirtildiği, 18.10.2017 tarihli 6 sayılı kayyım raporunda 150.000,00 TL ‘lik sermaye artışına gittiğinin ve artırılan sermayenin tamamen ödendiği , borçlarda 28.03.2016 tarihine göre 955.979,94 TL ‘lik bir azalma hususlarının belirtildiği, kefaletler hariç borca batıklık miktarının 1.911.191,61 TL ile sınırlı bulunduğunun belirtildiği, 15 aylık süreçte ikinci davacı şirketin alacak ve borç yönetiminde de olumlu gelişmeler olduğunun gözlendiği, revize iyileştirme projesinin uygulanabilir nitelikte görüldüğü, ... firmasının borca batık olduğu, revize projede toplamda 1.000.000,00 TL sermaye artırıma gidilmenin de yer aldığı, 4. kayyım raporunda, 3.800.462,28 TL ‘lik dönem zararının 6736 sayılı kanun kapsamında ki stok affından doğan kanunen kabul edilmeyen giderlerden oluştuğunun belirtildiği, 18.010.2017 tarihli 6. kayyım raporunda sermaye artışının 50.000,00 TL ‘lik kısmının ödenmiş bulunduğunun belirtildiği, stok affı İle ilgili olarak mevcut iyileştirme projesinin borca batıklıktan çıkılabilmesi için yeterli bir proje olduğuna yönelik olarak net bir değerlendirme yapılmasının bu aşama itibarıyla mümkün olmadığı ifade edilmiştir.Hükme esas alınan 24.12.2018 tarihli 2. Bilirkişi ek raporunda, davacıların iddiaları, müdahil beyan ve iddiaları, bilirkişi ve kayyım raporları özetlendikten sonra, sonuç olarak, davacı ....Ltd.Ştinin aktiflerinin satış değerleri esas alınmak üzere, düzenlenen mali bilançoya göre davacı şirketin öz varlığının (-) 1.155.402.10 TL banka kefaletlerinin İlave edilmesi halinde (-) 5. 429.588,25 TL olduğu, aktif toplamının borçlarını karşılayamadığı, borca batıklık halinin devam edildiği, davacı ....Ltd.Ştinin aktiflerinin satış değerleri piyasa rayiç değerlerinin esas alınmak üzere düzenlenen mal esaslı bilançoya göre davacı şirketin öz varlığının (+) 662.496,70 TL olduğu ,ancak diğer davacı şirketlerin bankalara olan borçları İle kefaletlerinin İlave edilmesi halinde davacı şirketin öz varlığının (-) 19.835.800,43 TL olduğu, buna göre davacı şirketin aktif toplamının şirket borçlarını karşılayamaz hale geldiği, diğer bir ifade ile davacı şirketin borca batık halinin devam ettiği, davacı ....Ltd.Ştinin aktiflerinin satış değerleri ( piyasa rayiç değerleri) esas alınmak suretiyle düzenlenen mal esaslı bilançoya göre davacı şirketin öz varlığının (-)87.921,88 TL olduğu, banka kefaletlerinin İlave edilmesi halinde davacı şirketin öz varlığının (-) 33.707.521,96 TL olduğu borca batıklık halinin devam ettiği ifade edilmiştir.Kayyım heyeti düzenli olarak raporlarını dosyaya ibraz etmişlerdir. 18.10.2017 tarihli kayyım heyeti raporunda, her üç şirketin yakından takip edildiği, .....Ltd.Ştinin, 30.06.2017 tarihi itibariyle 13.657.146,85 TL net satış hasılatı gerçekleştirdiği, vergi ve yasal yükümlülükleri karşılıkları öncesi faaliyet karının 1.094.730,19 TL olduğu, bu yönüyle sürdürülebilir bir ticaret ve ticari karlılığını yapabildiği, bu inceleme döneminde 13.657.146,85 TL net satış hasılatının yaklaşık %54 oranında hammadde ve malzeme alımı gerçekleştirildiği, ciddi kar artışı sağladığı, iyileştirme projesinde taahhüt edilen sermaye artışına ilişkin 15.300.000,00 TL sermaye artışının tescil edildiği, 15.065.000 TL lik kısmının ödendiği, 235.000 TL lik kısmın 21.08.2017 tarihi itibariyle tamamen ödendiği, giderlerin azaltılması, verimlilik artışının sağlanması ve ticari karlılığın artırılması yönündeki taahhüdün tablolara yansıdığı, müşterilerde iş kaybına uğramadığı, iyileştirme projesinin somut hale getirildiği, toplam borçta 18.788.130,17 TL azalma sağladığı, ...Tekstil...Ltd.Ştinin 1.147.161,36 TL net satış hasılatı gerçekleştirdiği, faaliyet karının 77.938,29 TL olduğu, iyileştirme projesinin ticari faaliyetinin devamı ile somut hale geldiği, ....Ltd.Şti .784.255,92 TL net karı olduğu, net satış hasılatının %60 oranında ticari mal alımı gerçekleştirdiği, iyileştirme projesinin somut hale geldiği, 28.03.2016-30.06.2017 tarihli borç yükü karşılaştırıldığında toplam borçta 955.979,94 TL bir azalma sağladığı, finansman giderlerinin hedeflenen ölçüde kontrol altına alındığı belirtilmiştir.28.11.2017 tarihli üç kişilik kayyım heyet raporunda, davacı ....Ltd.Ştine ait işyeri olan Sefaköy adresinde 8 Haziran 2010 tarihinde sel baskını olduğu, zararın bilirkişi raporu İle 4,520.711,85 TK olarak saptandığı, Sigorta şirketinden 4.000.000,00 TL talep edildiği dava konusu olduğu, 2.428.426,32 TL nin avans faizi ile birlikte tahsiline karar verildiği, alacağın 1.000.000,00 TL sinin temlik edildiği, 12 Eylül 2010 tarihinde dosyaya giren bilirkişi raporuna göre zarar bedeli olan 4.520.711,85 TL den 1.000.000,00 TL nin düşülmesi sonucu kalan miktar olduğu belirtilmiştir.Mahkemece, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 08.03,2017 tarihli, 2016/3302 Esas, 2017/717 Karar sayılı emsal ilamı gereğince, davacı ... Tekstil...Ltd.Ştinin diğer davacı şirketlerle olan kefalet ilişkisi nedeniyle borca batık olduğu, grup şirketlerde borcun pasif gösterildiği, borca kefil olan şirketin pasifinde kefil olunan borca yer verilmeyerek borca batık olmayan şirketin İflas erteleme şartının gerçekleşmediği gerekçesi ile reddine, diğer şirketler yönünden ise kabul ve iflas ertelemenin 6 ay süre ile kabulüne karar verilmiştir. Mahkeme gerekçesinde, kabul edilen şirketler yönünden erteleme talebinin 6 ay olarak kabulü anlaşılmaktadır. Ayrıca, dosyaya ekli kısa kararda, İflasın 6 ay süre ile ertelenmesine şeklinde hüküm tesis edilmiş olmasına rağmen, gerekçeli kararın hüküm kısmında “ay” ifadesine yer verilmediği, hatanın maddi nitelikte olduğu ve ilk derece mahkemesince her zaman düzeltilebilecek nitelikte olduğu kanaatine varılarak hükmün bu nedenle kaldırılmasında hukuki yarar görülmemiştir. Diğer yandan, davacılar vekili tarafından, istinaf dilekçesininde, mahkemenin kısa kararında, kendilerine verilen duruşma zaptında 6 yıl süre ile ertelenme ifadelerinin kullanıldığı UYAP sistemine eklenilen zabıtta ise bu sürenin 6 ay olarak değiştirildiği bu hususun bozma nedeni olduğu iddia edilmiş ise de buna dair dosyada somut bir veri olmadığı gibi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 154 vd maddelerinde yer alan mahkeme tutanağına dair yasal düzenlemeler kapsamında, iddiaların iş bu davada değerlendirilmesinde hukuki yarar olmayacağı kanaatine varılmıştır.Dava tarihinde yürürlükte bulunan, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 179/b maddesine göre, erteleme süresi azami bir yıldır. Bu süre kayyımın verdiği raporlar dikkate alınarak mahkemece uygun görülecek süreler ile uzatılabilir. Ancak uzatma süreleri toplamı dört yılı geçemez. Uzatma süresinin, 5092 sayılı yasa ile yapılan değişiklik sonucunda 1+4=5 yıldan fazla olamayacağı kabul edilmiştir. İş bu talep İflasın ertelenmesine ilişkin olduğuna göre zaten bir yıldan fazla bir sürenin erteleme için kabulü mümkün değildir. Diğer yandan somut olayda, yukarıda ifade edildiği üzere, dava tarihinden kısa süre sonra yani 12.04.2016 tarihinde İhtiyati tedbir kararı verilmiştir.Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 23.10.2015 tarihli, 2014/9579 Esas, 2015/6838 vb emsal ilamlarında da ifade edildiği üzere, İflas ertelemesinin tüm sonuçları tedbir kararı ile başlamaktadır. Davacı şirketler, bu tarihten itibaren İflas ertelemesinin tüm sonuçlarından yararlanmış ve verilen karar nedeniyle de davacı ... Tekstil...Ltd.Şti haricinde kalan diğer şirketler halen yararlanmaktadırlar. Yani davacı şirketler, İflasın ertelemesi davasında nerede ise uzatmalara da dahil sürelerden, ilk erteleme talebi ile yararlanmışlardır. Çünkü tedbir tarihinden itibaren 4 yıla yakın bir süre geçmiştir. Bu anlamda, istinaf kanun yoluna başvuran davacılar vekilinin iddialarının aksine 6 ay süre ile erteleme kararı verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Şirketlerin ertelemeden yararlanacağı süre kısa süre sonra sona erecektir. Bu tarih gözetildiğinde, artık davacı şirketlerin İflasın ertelenmesine ve projenin değerlendirilmesine yasal olanak bulunmamaktadır. Özellikle yargı süreçleri dikkate alındığında bu süreden şartların mevcudiyetinin varlığı halinde dahi kabulü mümkün değildir. Geriye dönük işlem yapılması, yasal sürenin uygulanmasını olanaksız hale getirecektir. Bir an için aksinin kabulünde, bu duruma alacaklıların katlanması beklenmeyeceği gibi onların menfaatlerine olduğu da düşünülemeyecektir.Çünkü, İflas ertelemesinin amacı doktrinde farklı görüşlerle açıklanmıştır. Bu görüşlerden biri, erteleme kararının sermaye şirketi ve kooperatifin yararına olduğu, bir diğer görüş ise burada ilk planda alacaklıların çıkarının korunduğu, bir diğer görüş, hem alacaklıların hem şirketin korunduğudur. Yargıtay uygulamalarında, erteleme kararının hem borca batık şirketin hem de alacaklıların yararına olduğu kabul edilmektedir. İflasın ertelemesinin şartları ise, sermaye şirketi veya kooperatifin borca batık durumda olması, borca batıklığın mahkemeye bildirilmiş olması, alacaklıların iflasın ertelenmesi halinde iflasın derhal açılmasına nazaran daha kötü duruma düşürülmemiş olması, iyileştirme projesi ve bu projenin ciddi ve inandırıcı olduğunu gösteren bilgi ve belgelerin mahkemeye sunulması gerektiği, iyileştirme projesinin mahkemece ciddi ve inandırıcı bulunması gerektiği ve benzeridir. Bu şartlardan, borca batık olma, şirketin iyileşmesinin mümkün olması, fevkalade mühletten yararlanılmamış olması, alacaklıların haklarının korunması, yani, İflas erteleme kararının alacaklıların haklarının iflasa göre daha kötü duruma sokmaması gerektiği ise İflas ertelemenin maddi (esasa ) ilişkin şartlarıdır. İflas erteleme talebinde bulunan şirket hakkında erteleme kararı verilebilmesi için öncelikle o şirketin borca batık olması gerekir. Somut olayda, davacı ... Tekstil Şirketinin grup şirketlerin kefalet limitlerinin şirketin pasifinde gösterilmemesi durumunda yukarıda emsal Yargıtay ilamı kapsamında ifade edildiği üzere borca batık değildir, bu durumda adı geçen davacı şirket yönünden İflas ertelemesinin borca batıklık şartının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Diğer davacı şirketler ise borca batıktır. Ancak iyileştirme projesi özellikle kayyım raporlarında ayrıntılı şekilde açıklandığı gibi ciddi ve inandırıcı olmakla İhtiyati tedbir kararından itibaren ertelemenin sonuçlarından yararlanan davacı şirketler yönünden takdir edilen erteleme süresinde de bir isabetsizlik görülmemiştir. Yukarıda değinildiği üzere, alacaklı müdahillerin daha fazla fedakarlığa katlanmasının beklenmesi hakkaniyete uygun düşmeyecektir. Müdahillerden, ... San. ve Tic. A.Ş vekili davacıların istinaf dilekçesine beyanla birlikte istinaf talebinde bulunmuştur.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 348. maddesinde katılma yolu ile başvurma düzenlenmiştir. 348/1. fıkrada, istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen tarafın, başvurma hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa dahi vereceği cevap dilekçesi ile istinaf yoluna başvurabileceğine yer verilmiştir.HMK 347/2. fıkrada ise, karşı tarafın, tebliğden itibaren iki hafta içinde cevap dilekçesini kararı veren mahkemeye veya bu mahkemeye gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verebileceği düzenlenmiştir.Aynı yasanın 94/1. fıkrasında ise, kanunun belirlediği sürelerin kesin olduğuna yer verilmiştir. Şu halde, müdahil tarafın, katılma yolu ile istinaf kanun yoluna başvurusunu, istinaf dilekçesinin tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerinde gerçekleştirmesi gerekecektir. Somut olayda, davacıların istinaf dilekçesi davalı vekiline 07.04.2019 tarihinde tebliğ edilmiş olmasına rağmen müdahil vekili, 02.05.2019 tarihinde yani iki hafta süreden sonra istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Bu durumda, istinaf başvurusunun süresi içinde yapılmaması nedeniyle reddi gerekmiştir.Açıklanan tüm nedenlerle ve özelikle iflas erteleme şartları, İflas erteleme davasında İhtiyati tedbirin sonuçları, kefalet borcunun niteliği, İflas ertelemenin ve uzatmalarının yasal süreleri gereğince davacılar vekilinin istinaf başvurusunun reddine, yasal süre sonrasında katılma yolu ile istinaf kanun yoluna başvuran müdahil vekilinin istinaf başvurusunun ise süre yönünden reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Asli müdahil .... San.Ve Tic.A.Ş vekilinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 348/1. fıkrası gereğince katılma yolu ile başvurusunun aynı yasanın 352/1-c bendi gereğince başvurunun süresi içinde yapılmaması nedeniyle REDDİNE, 2-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/295 Esas, 2019/84 Karar ve 30.01.2019 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı hukuk muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1 bendi uyarınca esastan REDDİNE,3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL ,Üç ayrı şirket için toplam 696,30 TL harçtan davacıların yatırmış olduğu toplam (203,00 TL + 203,00 TL +165,70 TL =) 571,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 124,60 TL harcın ( her bir davacıdan takdiren 41,53 TL olmak üzere ) tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 4-Müdahil .... San.ve Tic.A.Ş tarafından peşin olarak yatırılan başvuru harcının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,

5- Davacı ve müdahil tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 6.İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmamış olması ve davanın niteliği itibariyle İstinaf vekalet ücretine dair hüküm tesisine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, İİK'nun 164. Maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile kabul edildi.02/07/2020

Öne Çıkanlar