Özeti: Talep, feri müdahillerin talep ettikleri ihtiyati tedbir taleplerinin reddine dair ara kararın kaldırılması istemine ilişkindir. Müdahale talep eden üçüncü kişinin taleplerinin reddi halinde asıl dava devam ederken kanun yoluna başvuramaz, asıl hüküm verildikten sonra, hükmün kendisine tebliğinden itibaren kanun yolu süresi içinde, lehine müdahale etmek istediği taraf aleyhine verilmiş olan hükme karşı kanun yoluna başvurabilir ve hükmün müdahale talebinin haksız olarak reddedilmiş olması nedeniyle bozulmasını isteyebilir. Bir davada hüküm, ancak davada taraf olan hakkında verilebileceğinden, bu hükme yönelik temyiz yoluna başvurma yetkisi de sadece davanın taraflarına aittir. Asıl tarafın kararı temyiz etmesi halinde taraf yanında yer alan yani müdahil olan da temyiz edebilir. Bunun tek istisnası ihbar olunan hakkında bir hüküm kurulmasıdır. Mahkemece verilmiş asıl bir hüküm bulunmadığından, mahkeme ara kararına karşı istinaf talebinde bulunan feri müdahillerin dilekçelerinde yer verdikleri itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre duruşma açılmasına gerek görülmeyerek istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilerek hüküm kurulması gerekmektedir.
İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin tarihli, 2019/232 esas sayılı dosyası dairemize gönderilmiş olmakla, yapılan inceleme sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Fer'i müdahil ... vekili 19/02/2021 tarihli dilekçesi ile özetle; dava dilekçesi davanın açıldığı tarihte mevcut yönetim kurulu üyelerine tebliğ edilemediğinden bu tebligatın yenilenmesi gerektiğini, aksi halde davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, somut olayda; davanın açıldığı tarihte şirketin yönetim kurulunun davacı .... ve müvekkil ...'den oluştuğunu, ....'nun vesayet altına alınması nedeniyle üyeliğinin sona erdiğini, davanın davacı tarafından açıldığını, diğer yönetim kurulu üyesi olan müvekkiline bildirilmediğini, davacının talimatı ile Av. ... tarafından dosyaya cevap verildiğini, diğer pay sahiplerinin haklarının gözardı edildiğini, davalı şirketin avukatının vekaletnamesinin geçersiz olduğunu, dava tarihi itibariyle geçerli bir vekaletname sunulmadığını, davalı şirket avukatının dosyaya sunduğu vekaletnamenin sadece davacının imzasını taşıdığını, geçerli bir yönetim kurulu kararına dayanmadığını, şirketi menfaat çatışması olmayan tarafsız bir avukatın temsil etmesi gerektiğini, şirket avukatının davaya konu işi reddetmesi gerekirken davaya beyanda bulunmasının kanuna aykırı olduğunu, şirket avukatının davacının eşi olduğunu, sürecin başından itibaren davacının yanında yer aldığını, davacıya yol gösterdiğini, davacıdan talimat aldığını, vekaletnamesini kötüye kullandığını, beyanlarının şirketi bağlamadığını, vekaletinin geçerli olduğu varsayıldığında kendisinin vekaletini özen yükümlülüğüne aykırı olarak kötüye kullandığını, yönetim kayyımının şirket vekilini azletmesi gerektiğini, zira; vekilin özen yükümlülüğüne aykırı davrandığını, aksi halde kayyımın da sorumluluğuna neden olacağını, müvekkilinin, davacının eşine güveninin kalmadığını, organ yokluğunun devamına neden olanın davacının kendisi olduğunu, şirketin feshinin son çare olmadığını, davacının ve eşinin ortaklıktan çıkarılmasına karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin şirkete girmesine izin vermeyen, müvekkilin bilgi alma isteklerini cevapsız bırakan, müvekkilini şirkete almayan kişilerin davacı ve eşi olduğunu, bu nedenlerle davanın o dönem görev yapan şirket yönetim kuruluna HMK'nın 52 ve devamı maddeleri uyarınca tebliğ edilerek taraf teşkilinin sağlanmasına, cevap dilekçesinin yeninden temin edilecek şekilde davalı taraf işlemlerinin yenilenmesine, davanın HMK'nın 52. maddesine uygun olarak bildirilmediğinin belirlenmesi için dava dilekçesinin şirkete tebliğine dair mazbatada imzası bulunan ....'ün mahkemece huzura alınmasına, görev süresi 17/03/2020'de sona eren yönetim kurulunun seçimi için genel kurulu halen toplamayan kayyıma genel kurulu yapmasının ihtar edilmesine ve ekte yer alan ihbarnamenin ortakların gündeme madde konulmasını isteme hakkı çerçevesinde dikkate alınacak şekilde kendisine tebliğine, davalı şirket vekilinin kanuna ve meslek kurallarına aykırı davranması nedeniyle bu hususta İzmir Barosu Disiplin Kurulu'nun görüşünün alınmasına, vekaletin geçersizliğinin tespitine ve bundan doğan zararların tazmini için kayyımın dava açmasının özen sorumluluğundan olduğunun hatırlatılmasına, davalı şirketi savunması için tedbiren yasal danışman atanmasına, davalı şirketin değerinin tespitine, davacının rakip bir şirketin % 100 hissedarı olması ve şirketin tasfiyesini istemesi nedeniyle kayyım tarafından yapılan şirketi sevk ve idare görevlendirmesinin sonlandırılarak ...'ün görevlendirilmesinie henüz feshe karar verilmemişken tasfiyeye yönelik olarak şirketin makine parkurunun satıldığı iddialarını araştırmak üzere bilirkişi marifetiyle tedbiren delil tespitine, organ yokluğuna bizzat davacının neden olduğunun ispatı için yönetim kurulu karar defterinin ve toplantıya davet ihtarlarının tümünün kayyımdan istenmesine, TTK'nın 531. maddesi uyarınca ortaklık iradesi bulunmayan davacının ve eşinin paylarının gerçek değerinin tespiti ile ortaklıktan çıkarılmalarına karar verilmesini istemiştir.
Fer'i müdahil ... 19/02/2021 tarihli dilekçeleri ile özetle; 22/10/2020 tarihli dilekçesinde yönetici kayyımla ilgili yakınmalarına bir yanıt alamadığını, uygulamada bir iyileşmenin de olmadığını, ilgili dilekçesinde ki maddelere ek olarak; yönetici kayyımın görev ve yetkilerinin en geniş şekilde belirlendiğini, ancak kayyımın görev ve yetki sınırlarının ne olduğu hususunun tereddütlü olduğunu, kendisinden şirket ortağı sıfatıyla yazılı olarak istenmesine rağmen şirket vergi levhasının bir örneğinin, 2020 yılı geçici/kesin mizanının, 1 Ocak 2017 tarihinden bugüne şahsi hesap dökümünün, Ağustos 2020 sonu itibari ile mamul yarı mamul stok sayımlarının sonucunun halen bildirilmediğini, yönetici kayyımın görevinin gereği olan ortaklara eşit mesafede olmadığını, firmasına yeterli zaman ayıramadığını, günlük iş akışına hakim olmadığını belirterek, kayyım görevlendirmesine son verilerek mesai saatlerinde sürekli fabrikada bulunacak imalattan anlayan tercihan makina mühendisi bir kayyımın görevlendirilmesine, ...'nun ve eşinin ortak olarak bulunduğu ortaklığın son bulmasına, kendilerinin şirketten çıkarılarak, diğer ortaklar ... ve .... ile olan şirket ortaklığının devamına, davalı yanında feri müdahil isteğinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece; İncelenen tüm dosya içeriği ve gelinen aşama dikkate alındığında; tarafların ve dava dışı ortakların ortak iradeleri ve istekleri üzerine davalı şirkete yönetici kayyım atanmasına karar verilmiş olup, bunun gerekçesi organ boşluğunun bulunmasıdır. Dava, davalı şirket ortağı olan ... tarafından açılmıştır. Davalı şirketin cevap dilekçesi Av ... tarafından sunulmuştur. Bu vekaletname ise davalı şirket temsilcisi sıfatıyla 15/11/2018 tarihinde davacı ... tarafından düzenlenmiştir. Sicil kayıtları incelendiğinde; davalı şirketin 17/03/2017 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında yönetim kuruluna 3 yıllığına davacı ile birlikte ....'nun ve ...'ün seçildikleri görülmüştür. Cevap dilekçesi 16/07/2019 tarihinde verilmiştir. Dolayısıyla dava açılış tarihinde ve cevap dilekçesi verildiği tarihte davalı şirkette henüz organ boşluğu bulunmayıp, davalı şirketin vekiline verilen vekaletname o tarihte şirket yönetiminde olan davacı tarafından verilmiş olmakla birlikte davanın devamı sürecinde davalı şirkette organ boşluğu oluştuğundan, mahkememizce, davalı vekiline kayyım tarafından verilmiş vekaletnameyi sunması için süre verilmesi gerektiği kanaatine ulaşılmıştır. Diğer isteklerden; davalı şirket yönetici kayyımının görevinin sona erdirilmesi yönündeki, fer'i müdahillerin daha önce davacı yanında davaya fer'i müdahale isteğinde bulunmaları ve mahkememizce bu isteğin kabul edilmesinin ardından bu kez davaya davalı yanında fer'i müdahil olarak devam etmeleri yönündeki istekle ilgili olarak mahkememizce daha önce 26/10/2020 tarihli kararın verilmesi ve bu kararın ardından koşullara değişikliğin bulunmaması ve bu ara kararına karşı yapılan başvurunun İzmir BAM 20. Hukuk Dairesi tarafından esastan reddedilmiş olması karşısında bu isteklerin reddine karar verilmiştir. Nitekim İzmir BAM 20. Hukuk Dairesi'nin red gerekçesinde de; "Müdahale talebi reddedilen üçüncü kişi, yalnız bu ret kararına karşı asıl dava devam ederken kanun yoluna başvuramaz, asıl hüküm verildikten sonra, hükmün kendisine tebliğinden itibaren kanun yolu süresi içinde, lehine müdahale etmek istediği taraf aleyhine verilmiş olan hükme karşı kanun yoluna başvurabilir ve hükmün müdahale talebinin haksız olarak reddedilmiş olması nedeniyle bozulmasını isteyebilir. Dolayısıyla mahkemece verilmiş asıl bir hüküm bulunmadığından, mahkeme ara kararına karşı istinaf talebinde bulunan ... ve ...'ün dilekçelerinde yer verdikleri itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2016/4-504 esas ve 2017/962 karar sayılı ilamında da bu hususa değinilmektedir.)" denmiştir. Davalı şirkete, tüm şirket ortaklarının istek ve rızaları üzerine mahkememizce atanmış bir yönetim kayyımı olduğundan, davalı şirketin kayyım tarafından ya da vereceği vekalet ile bir vekil tarafından savunulması olanaklı olduğundan, yasal danışman atanmasının gerekli olmadığı kanaatine varılmıştır. Yargılama aşamasında davanın niteliği gereği mahkememizce, davada koşulların gerektirdiği işlemlerle ilgili değerlendirmenin ayrıca yapılabilecek olması nedeniyle fer'i müdahillerin yukarıda belirtilen ve sayılanlar haricinde kalan dilekçelerindeki diğer istekler ise ihtiyati tedbir niteliğinde istekler olarak nitelendirilmemiş ve bu gerekçeyle reddine karar verilmiştir.... Şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF NEDENLERİ:
... vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava açıldığı tarihte organ yokluğu olmadığı mahkemece tespit edilmesine rağmen dava süresince oluşan organ boşluğunu dolduran kayyıma TTK 530 maddesi uyarınca verilmesi gereken yapılmamış genel kurulları yerine getirme talimatının geciktirdiği dikkate alınarak bu talimatın tedbiren verilmesini, görevinin gerektirdiği özeni ve tarafsızlığı göstermeyen mevcut yönetici kayyımın görevinin sonlandırılarak tedbiren makina mühendisi yönetici kayyım atanmasını, mevcut kayyım tarafından görevlendirilen ...'nun şirketin feshini istediği dikkate alınarak tedbiren görevine son verilmesini, davalı şirketin yanında feri müdahil olarak taraf değişikliği talebinin kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
... vekili istinaf dilekçesinde özetle; istinaf başvurumuzun kabulüyle talep doğrultusunda, tedbiren şirkete yasal danışman atanmasını, şirketin malvarlığında herhangi bir kayıp olmasını engellemek ve fiili tasfiyeye son vermek üzere Şirketin malvarlığının tedbiren tespit edilmesini, şirket yönetiminin, Şirket ile rekabet eden ve Şirketin feshini isten Davacının elinden alınmasına ve diğer bir pay sahibi ve eski yönetim kurulu üyesi olan ... tarafından sağlanmasına ya da Bölge Adliye Mahkemesi'nin belirleyeceği makine mühendisi bir kayyım tarafından sağlanmasını talep ve istinaf etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME,
DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dairemizce HMK'nın 355 maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
Talep; fer'i müdahil ... ve fer'i müdahil ...'ün 19/02/2021 tarihli dilekçelerinde talep ettikleri(yasal danışman atanması) ihtiyati tedbir taleplerinin reddine dair 26/02/2021 tarihli ara kararın kaldırılması istemine ilişkindir.
Müdahale talep eden üçüncü kişinin taleplerinin reddi halinde asıl dava devam ederken kanun yoluna başvuramaz, asıl hüküm verildikten sonra, hükmün kendisine tebliğinden itibaren kanun yolu süresi içinde, lehine müdahale etmek istediği taraf aleyhine verilmiş olan hükme karşı kanun yoluna başvurabilir ve hükmün müdahale talebinin haksız olarak reddedilmiş olması nedeniyle bozulmasını isteyebilir. Bununla birlikte, bir davada hüküm, ancak davada taraf olan hakkında verilebileceğinden, bu hükme yönelik temyiz yoluna başvurma yetkisi de sadece davanın taraflarına aittir. Asıl tarafın kararı temyiz etmesi halinde taraf yanında yer alan yani müdahil olan da temyiz edebilir. Bunun tek istisnası ihbar olunan hakkında bir hüküm kurulmasıdır. Dolayısıyla mahkemece verilmiş asıl bir hüküm bulunmadığından, mahkeme ara kararına karşı istinaf talebinde bulunan ... ve ...'ün dilekçelerinde yer verdikleri itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2016/4-504 esas ve 2017/962 karar sayılı ilamında da bu hususa değinilmektedir.)
HÜKÜM:
1-İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 26/02/2021 tarihli ve 2019/232 esas sayılı ara kararına karşı ... ve ...'ün istinaf başvuru sebeplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-... ve ...'ün ayrı ayrı yatırmış olduğu 162,10 TL istinaf başvuru harcı ve 59,30 TL istinaf karar harcı olmak üzere toplam 221,40 TL harcın hazineye gelir yazılmasına,
3-... ve ...'ün tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/05/2021