YARGITAY 14. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2019/788
Karar Numarası: 2019/3025
Karar Tarihi: 02.04.2019
Özeti: Davalının dava konusu taşınmazda dava dışı hissedarın trampa yolu ile yer edinmesinden bir gün sonra aynı hissedar dava dışı satıcı satış yoluyla pay almış olması, davalının dava konusu taşınmazda dava dışı hissedar trampa yolu ile yer edinmesinden bir gün sonra aynı hissedar dava dışı satıcı satış yoluyla pay almış olması ve dava dışı satıcı payı satış yoluyla devraldığı görülmekle her iki davalının davaya konu taşınmazda hissedar haline gelebilmek ve taşınmazda hissedar olan davacıların şufa hakkının engellenmek amacıyla muvazaalı olarak takas yaptıkları anlaşılmaktadır. Ayrıca, bir kısım davacılar, önalım bedelinin tapuda gösterilen değerden az olduğunu ileri sürerek bedelde muvazaa iddiasın da bulunmuşlar ancak bu iddialarını kanıtlayamamışlardır. Bedelde muvazaa iddiası ispatlanamadığından akitlerde gösterilen satış bedeli ve satış masraflarından oluşan toplam bedel üzerinden önalım hakkının kullanılıp kullanılmayacakları sorularak kullanılacağının beyan edilmesi halinde akitte gösterilen bedelin depo edilmesi için uygun bir süre tanınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.
Asıl davada davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 22/12/2014 ve birleştirilen davada ise 23/11/2015-20/11/2015 tarihlerinde verilen dilekçelerle önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl ve birleştirilen davaların kabulüne dair verilen 28.12.2016 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davalılar vekilleri tarafından talep edilmiştir. ... Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesince istinaf taleplerinin kabulüne yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine dair verilen kararın davacı ... vekili, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 26.06.2018 tarih 2018/1059-4843 Esas-Karar sayılı ilamıyla hükmün bozulmasına karar verilmiştir. ... Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi tarafından Dairemizin bozma kararına direnilerek davanın reddine ilişkin kararı davacı ... vd. vekili, davalı ... vekili, davalı ... vekili) tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
KARAR
Dava ve birleştirilen davalar, önalım hakkından kaynaklanan tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı ... vekili 22/12/2014 tarihli dava dilekçesinde, davacının hissedar olduğu Yenimahalle İlçesi 44712 ada 19 parsel No'lu taşınmazda davalı ...'nın 21/11/2013 tarihinde trampa yolu ile 7 m², 22/11/2013 tarihinde ise satış yoluyla 363 m² yer aldığını, davalı ...'ın ise aynı taşınmazda 21/11/2013 tarihinde 5 m² yeri trampa yolu ile iktisap ettiğini bilahare 22/11/2013 tarihinde ise 230 m², 06/12/2013 tarihinde ise 31.5 m² hisseyi satın aldığını, her iki davalının trampa yolu ile hissedar haline gelmesinin muvazaalı olduğunu, amacın davacının önalım hakkını engellemek olduğunu, satış bedelinin de muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini beyanla davalılar adına kayıtlı payların tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Birleştirilen ... . Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/476 Esas sayılı dosyasında, davacı ... vekili, 23/11/2015 tarihli dava dilekçesinde; davaya konu ... İmar Köyü 44712 ada 19 parsel No'lu taşınmazda davacının hissedar olduğunu, davalı ...'nın dava dışı ... taşınmazın 7 m2'sini trampa suretiyle 21.11.2013 tarihinde, 363 m2'sini ise 22.11.2013 tarihinde 363.000,00TL bedelle satın aldığını, davalı ...'ın ise 5 m2'sini trampa suretiyle 21.11.2013 tarihinde, 230 m2'sini 22.11.2013 tarihinde 230.000,00TL bedelle, 31,5 m2'sini ise 06.12.2013 tarihinde satın 2.500,00TL aldığını, müvekkiline herhangi bir bildirimde bulunulmadığını belirterek davalılar adına kayıtlı payların iptali ile davacı adına tescilini istemiştir.
Birleştirilen ... . Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/529 Esas sayılı dosyasında, davacılar ... ve ... vekili 23/11/2015 tarihli dava dilekçesinde, davaya konu ... Köyü 44712 ada 19 parsel No'lu taşınmazda davacıların hissedar olduğunu, davalı ...'nın 21/11/2013 tarihinde trampa yolu ile 7 m², 22/11/2013 tarihinde ise satış yoluyla 363 m² toplam 370 m2 aldığını, davalı ...'ın ise aynı taşınmazda 21/11/2013 tarihinde 5 m² yeri trampa yolu ile iktisap ettiğini bilahare 22/11/2013 tarihinde ise 230 m², 06/12/2013 tarihinde ise 31.5 m² olmak üzere toplam 266,5 m2 hisseyi satın aldığını, gerek trampa işlemi gerekse satış işlemlerinin bedelinde muvazaa yaparak önalım hakkının kullanılmasını engellemek istediklerini belirterek davalılar adına kayıtlı payların tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Birleştirilen ... . Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/511 Esas sayılı dosyasında, davacılar ..., ... ve ... vekili 20/11/2015 tarihli dava dilekçesinde, davaya konu ... Köyü 44712 ada 19 parsel No'lu taşınmazda davacıların hissedar olduğunu, davalı ...'nın 21/11/2013 tarihinde trampa yolu ile 7 m², 22/11/2013 tarihinde ise satış yoluyla 363 m² toplam 370 m2 aldığını, davalı ...'ın ise aynı taşınmazda 21/11/2013 tarihinde 5 m² yeri trampa yolu ile iktisap ettiğini bilahare 22/11/2013 tarihinde ise 230 m², 06/12/2013 tarihinde ise 31.5 m² olmak üzere toplam 266,5 m2 hisseyi satın aldığını, gerek trampa işlemi gerekse satış işlemlerinin bedelinde muvazaa yaparak önalım hakkının kullanılmasını engellemek istediklerini, belirterek davalılar adına kayıtlı payların tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Birleştirilen ... . Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/517 Esas sayılı dosyasında, davacı ... vekili 20/11/2015 tarihli dava dilekçesinde, davaya konu ... Köyü 44712 ada 19 parsel No'lu taşınmazda davacının hissedar olduğunu, davalı ...'nın dava dışı ... taşınmazın 7 m2'sini trampa suretiyle 21.11.2013 tarihinde, 363 m2'sini ise 22.11.2013 tarihinde 363.000,00TL bedelle satın aldığını, davalı ...'ın ise 5 m2'sini trampa suretiyle 21.11.2013 tarihinde, 230 m2'sini 22.11.2013 tarihinde 230.000,00TL bedelle, 31,5 m2'sini ise 06.12.2013 tarihinde 2.500,00TL bedelle satın aldığını, müvekkiline herhangi bir bildirimde bulunulmadığını belirterek davalılar adına kayıtlı payların iptali ile davacı adına tescilini istemiştir.
Davalı ... vekili, davacının trampa işleminin muvazaalı olduğuna dair iddiasının yerinde olmadığını, davacının iddiasını ispat etmesi gerektiğini ve satış işleminden önce davalının hissedar olması nedeniyle paydaşa karşı şufa hakkının kullanılamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesi talebinde bulunduğu bilahare işbu dava dosyası ile birleştirilen dava dosyaları açısından da yazılı ve sözlü beyanlarında aynı doğrultuda beyanlarını yenileyerek trampa işleminin muvazaalı olmadığını ve trampa ile hissedar olan davalıya karşı bilahare yapılan satış işleminden dolayı şufa hakkının kullanılamayacağını belirterek davaların reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili, işbu dava dosyası ve birleştirilen dava dosyaları açısından davalı ile dava dışı hissedar arasındaki trampa işleminin muvazaalı olmadığını aksini iddia eden davacının ispat etmesi gerektiğini, trampaya konu taşınmazlar arasındaki değer farklılığının muvazaalı kabul için yeterli olmayacağını satış işleminin ise hissedara yapılmış olması nedeniyle şufa hakkının kullanılamayacağını ayrıca davalının 22/11/2013 tarihinde 363.000,00 TL bedelle satış yolu ile edindiği hisse ile ilgili bedelde muvazaa iddiasının yerinde olmadığını belirterek davaların reddini savunmuştur.
Yerel mahkemece, davaların kabulüne, davaya konu ... İli, ... İlçesi, ... Mahallesi 44712 ada 19 parsel No'lu taşınmazda davalı ...'ya 21/11/2013 tarihinde trampa yolu ile devredilen 7 m²'lik hisse ve davalı ...'a aynı tarihte trampa yolu ile devredilen 5 m²'lik hisseler ile ilgili trampaya dair tasarrufların muvazaalı olduğunun kabulü ile iptaline ve her iki devre yönelik tasarrufun satış olarak değerlendirilmesine, davacıların ... İli ... İlçesi, ... Mahallesi 44712 ada 19 parsel No'lu taşınmazda trampa ve satış yoluyla edindikleri payların tapu kayıtlarının iptali ile 1/8 oranında davacılar adlarına tesciline karar verilmiştir.
Davalılar vekilinin istinaf talebi, Bölge Adliye Mahkemesince "...Satış dışındaki temliklerde önalım hakkının kullanılması mümkün değildir. Tapudaki işlemin tarafı olmayan davacıların tapudaki işlemin gerçekte trampa olmadığını tanık dahil her türlü delille ispatlaması mümkündür. İşlemde muvazaanın kabul edilebilmesi için trampaya tabi taşınmazlar arasında aşırı bir bedel farkının olması, tanıkların da tapudaki işlem gerçekte satış olduğu halde önalım hakkının engellenmesi için tapuda trampa gösterildiğine dair beyanda bulunmaları gerekir. Yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporuna göre trampaya tabi payların değerleri arasında aşırı bir fark bulunmadığı gibi trampa tarihindeki değerleri de birbirini doğrular mahiyettedir. Bu konuda dinlenen davacı tanıkları da işlemin niteliği konusunda görgüye dayalı bir açıklamada bulunmamışlardır. Bu nedenle davacılar işlemde muvazaa iddiasını kanıtlayamadıklarından 21.11.2013 tarihinde yapılan işlemin trampa olduğunun kabulü gerekir. Taraflar arasındaki işlem trampa olduğuna göre davalılar taşınmazın paydaşı haline gelmişlerdir. Paydaşlardan birinin payını, paydaşa satması halinde satın alan paydaş aleyhine önalım davası açılamayacağından, davaların reddi gerekirken, mahkemece yazılı şekilde davaların kabulüne karar verilmesi doğru olmadığı" gerekçesiyle kabul edilerek, ... . Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/630 Esas, 2016/527 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.
Davacılar vekillerinin temyiz talebi üzerinde, Dairemizin 26.06.2018 tarih, 2018/1059-4843 E. K. sayılı ilamında, her iki davalının davaya konu taşınmazda hissedar haline gelebilmek ve taşınmazda hissedar olan davacıların şufa hakkının engellenmek amacıyla muvazalı olarak 21.11.2013 tarihinde takas yaptıklarının anlaşıldığı, bedelde muvazaa iddiası ispatlanamadığından davacılara akitlerde gösterilen satış bedeli ve satış masraflarından oluşan toplam bedel üzerinden önalım hakkının kullanılıp kullanmayacakları sorularak kullanılacağının beyan edilmesi halinde akitte gösterilen bedelin depo edilmesi için uygun bir süre tanınması ve sonucuna göre karar verilmesinin gerektiği, ayrıca birleştirilen dosya davacıları ..., ... ve ...'ın önalım hakkından kaynaklanan tapu iptal ve tescil davasını 23.11.2015 tarihinde açtıklarının anlaşıdığı, adı geçen davacıların 21.11.2013 ve 22.11.2013 tarihli resmi senetlere karşı iki yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açtıklarından bahisle bu davacıların sadece davalı ...'ın 6.12.2013 tarihinde satın aldığı 63/8110 paya karşı önalım hakkının bulunduğunun gözetilmesi gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına, HMK 373/2. maddesi gereğince dosyanın ... Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesince, somut olayda davalılar ... ve ...'ın 21/11/2013 tarihinde ayrı ayrı olarak trampa yoluyla pay edindikten bir gün sonra, diğer paydaşların payını satın almasının, her iki davalının önalıma konu taşınmazda hissedar haline gelmek ve taşınmazda hissedar olan davacıların önalım hakkını engellemek amacıyla yapıldığına ilişkin bozma kararı kabul edilse dahi, davacılardan ..., ... ve ...'ın 21/11/2013 ve 22/11/2013 tarihli resmi senetlere karşı 23/11/2015 tarihinde açılan davaların süresinde olmadığına ilişkin bozma kararına katılmanın mümkün olmadığı, Zira 21/11/2013 ve 22/11/2013 tarihli pay satışına ilişkin 2 yıllık hak düşürücü sürenin sonu 21/11/2015 ve 22/11/2015 tarihine isabet ettiği, 21/11/2015 tarihinin Cumartesi, 22/11/2015 tarihin ise Pazar gününe denk geldiğinin anlaşıldığı, HMK'nun 93.maddesinde belirtildiği gibi sürenin son gününün resmi tatil gününe rastlaması halinde süre tatili takip eden ilk iş günü çalışma saati sonunda biteceğinden 23/11/2015 tarihinde açılan davaların süresinde olduğu gerekçesiyle verilen ilk hükümde direnilmiştir.
Davacılar ... vd vekili, davalı ... vekili ve davalı ... vekili hükmü temyiz etmiştir.
Direnme kararı incelenmek üzere, Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiş ise de 24/11/2016 tarihinde kabul edilen 6763 tarihli Kanunla, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununa eklenen Geçici 4. maddenin ikinci fıkrası uyarınca, incelenmek üzere Dairemize gönderilmiştir.
Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.
TMK'nın 733. maddesi gereğince yapılan satışın alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi zorunludur.
Önalım hakkı, satışın hak sahibine bildirdiği tarihin üzerinden üç ay ve herhalde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer.
Bu süre hak düşürücü süre olup mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir.
TMK’nın 733/3 maddesi gereğince üç aylık hak düşürücü sürenin başlaması için öğrenme yeterli olmayıp yapılan satışın, alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi gerekir. Noter aracılılığıyla bildirimde bulunulmamışsa iki yıllık hak düşürücü süre içerisinde önalım hakkına dayanılarak tapu iptali ve tescil istenebilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.09.2005 tarihli, 2005/6-358 E, 470 K. sayılı kararı da bu doğrultudadır.
Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda payın üçüncü kişiye satılması halinde, diğer paydaşlara o payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve payın üçüncü kişiye satılması ile kullanılabilir hale gelir.
Önalım hakkının kullanılmasıyla bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olur. Önalım bedeli tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibarettir.
Dava konusu payın satışına ilişkin hukuki işlemin tarafı olan davalı 3. kişi durumundaki davacıya karşı bedelde muvazaa iddiasında bulunamaz ise de davacı önalım hakkına engel olmak amacıyla satış bedelinin resmi satış senedinde yüksek gösterildiğini iddia edebilir ve bu iddiasını tanık dahil her türlü delille kanıtlayabilir.
Somut olayda;
1- Dairemizin 26.06.2018 tarih, 2018/1059-4843 E. K. sayılı bozma ilamında her ne kadar “Ayrıca birleştirilen dava davacıları ..., ... ve ...'ın önalım hakkından kaynaklanan tapu iptal ve tescil davasını 23.11.2015 tarihinde açtıkları anlaşılmaktadır. Adı geçen davacılara davalılar tarafından bildirim yapılmadığından iki yıllık hak düşürücü süre içinde önalım hakkının kullanılması gerekir. Davacılar ..., ... ve ...'ın 23.11.2015 tarihinde dava açtıklarından 21.11.2013 ve 22.11.2013 tarihli resmi senetlere karşı iki yıllık hak düşürücü süre geçmiştir. Bu davacıların davalı ...'ın 06.12.2013 tarihinde satın aldığı 63/8110 paya karşı önalım hakkının bulunduğu, 21.11.2013 ve 22.11.2013 tarihli resmi senetlerde davalıların satın aldıkları paylara karşı iki yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğinin yerel mahkemece gözetilmememesi doğru görülmemiştir” denilmiş ise de 21/11/2013 ve 22/11/2013 tarihli pay satışına ilişkin 2 yıllık hak düşürücü sürenin sonu 21/11/2015 ve 22/11/2015 tarihine isabet ettiği, 21/11/2015 tarihinin Cumartesi, 22/11/2015 tarihin ise Pazar gününe denk geldiği, HMK' nın 93.maddesinde belirtildiği gibi sürenin son gününün resmi tatil gününe rastlaması halinde süre tatili takip eden ilk iş günü çalışma saati sonunda biteceğinden 23/11/2015 tarihinde davaların süresinde açıldığı ve bölge adliye mahkemesinin bu konuda direnmekte haklı olduğu ve bozma ilamımızın kaldırılmasının gerektiği anlaşılmaktadır.
2- Davalı ...'nın dava konusu taşınmazda dava dışı hissedar ... 21/11/2013 tarihinde trampa yolu ile 7 m²'lik yer edinmesinden bir gün sonra 22/11/2013 tarihinde aynı hissedar dava dışı satıcı ... satış yoluyla 363/4055 pay almış olması, davalı ...'ın dava konusu taşınmazda dava dışı hissedar ... 21/11/2013 tarihinde trampa yolu ile 5 m²'lik yer edinmesinden bir gün sonra 22/11/2013 tarihinde aynı hissedar dava dışı satıcı ... satış yoluyla 230/4055 pay almış olması ve 06/12/2013 tarihinde dava dışı satıcı ... 63/8110 payı satış yoluyla devraldığı görülmekle her iki davalının davaya konu taşınmazda hissedar haline gelebilmek ve taşınmazda hissedar olan davacıların şufa hakkının engellenmek amacıyla muvazaalı olarak 21.11.2013 tarihinde takas yaptıkları anlaşılmaktadır.
Ayrıca, bir kısım davacılar, önalım bedelinin tapuda gösterilen değerden az olduğunu ileri sürerek bedelde muvazaa iddiasın da bulunmuşlar ancak bu iddialarını kanıtlayamamışlardır. Bedelde muvazaa iddiası ispatlanamadığından akitlerde gösterilen satış bedeli ve satış masraflarından oluşan toplam bedel üzerinden önalım hakkının kullanılıp kullanılmayacakları sorularak kullanılacağının beyan edilmesi halinde akitte gösterilen bedelin depo edilmesi için uygun bir süre tanınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yerel mahkemece rayiç bedelin tespit ettirilerek depo ettirilmesi, Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda belirtilen hususlar gözardı edilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) No'lu paragrafta açıklanan nedenlerle direnme kararının kabulüyle Dairemizin 26.06.2018 tarih, 2018/1059-4843 E. K. sayılı bozma ilamının KALDIRILMASINA, (2) No'lu paragrafta açıklanan nedenlerle HMK 371. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK 373/2. maddesi gereğince dosyanın ... Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 02.04.2019 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Dava, yasal önalım hakkına dayalı tapu iptal ve tescil işlemine ilişkindir.
Davacılar, davalılar ile pay devreden önceki malikin tapuda yaptıkları trampanın gerçekte satış olduğunu bu işlemden sonra yapılan satışlar da dahil yasal önalım hakkını kullanmak istemişlerdir.
Aşamalardan geçen yargılama sonunda İstinaf Dairesi tarafından trampanın aksinin ispatlanamadığından paydaş olan davalıların sonraki satışlarına karşı da önalım hakkı kullanılamayacağı gerekçesiyle önceki kararda direnilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Önalım hakkının kullanılabilmesi için gerçek bir satış sözleşmesinin bulunması gerekmektedir. Satış niteliği olmayan temliklerde önalım hakkının kullanılması mümkün değildir. Ayrıca davacı tapudaki işlemin tarafı olmadığından, tapuda trampa şeklinde gösterilen işlemin muvazaalı olduğunu, gerçekte satış olduğunu ileri sürebilir. İşlemde muvazaa yapıldığını ileri süren davacı bu iddiasını tanık dahil her türlü delille kanıtlayabilir.
Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. İspat yükü hayatın olağan akışına aykırı iddia ve savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkaran kimsenin iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.
Davacılar,tapu kayıtları,bilirkişi,tanık ve diğer delillere dayanmışlardır.
Davalıların taraf olduğu trampa işleminin gerçekte satış olduğu iddiasının yasal delillerle ispatlanması gerekir. Tapuda mevcut cüzi bir payına karşılık bağımsız bölümdeki paylarını trampa ile tapuda devredildikten bir gün sonra bu defa tapuda satış işlemi yapmaları tarafların ilk işlemi muvazaalı yaptıkları ve davacıların önalım haklarını bertaraf etmeye yönelik olduğu olgusu yine hukukun cevaz verdiği usullerle ve delillerle ispatlanmasını zorunlu kılar.
Oysa ki bir işlemin muvazaalı olması o işlemle sınırlı olarak değerlendirilmelidir. Bilindiği üzere, irade ile beyan arasında salt üçüncü kişileri aldatmak yahut zarara uğratmak amacıyla birden fazla kişi tarafından bilerek ve isteyerek uygunsuzluk meydana getirilmesine muvazaa denilmektedir. Muvazaalı işlem söz konusu olduğu hallerde, irade ile beyan arasında uyuşmazlığın söz konusu olması sebebiyle bu işlem geçersizdir.
Bu noktada, mutlak muvazaanın söz konusu olduğu hallerde beyan edilen, tarafların iradesine uygun olmaması sebebiyle yapılan hukuki işlem geçersiz olacaktır. Tarafların iradelerine uygun herhangi başka bir işlemin de söz konusu olmaması sebebiyle, tabiri caizse işlem hiç yapılmamış gibi sonuç doğuracaktır. Buna karşın nisbi muvazaada beyan edilen işlemin yanında tarafların iradesini yansıtan bir başka işlem daha söz konusudur. Bu noktada beyan edilen görünürdeki işlem geçersiz olmakla birlikte,yapılan gizli işlem şekil şartlarına uygun olması halinde, tarafların iradesini yansıtması sebebiyle geçerli olacaktır.
Somut olayda taraflar tapuda resmi şekilde trampa yaptıklarını ve edimler arasında dengesizlik olmadığı gibi davalıların trampa edimi olan bağımsız bölüm 3.kişiye devredilmiştir. Satıcının sonraki satış işlemlerinde gösterilen resmi değer ile trampaya konu payların parasal değerleri de mütenasiptir. Daha sonraki işlemlerin yasal zemini oluşturmak için trampa gösterildiği iddiası ise ispatlanamamıştır.
Tapuda trampa olarak yapılan temlikin aslında satış olduğuna ilişkin davacıların işlemde muvazaa iddiasını kanıtlayamadıklarından dolayı 21.11.2013 tarihinde yapılan işlemin trampa olduğunun kabulü gerektiği, taraflar arasındaki işlem trampa olduğuna göre davalılar taşınmazın paydaşı haline geldiğinden, 22.11.2013 tarihli satış işlemine karşı diğer paydaşlarca önalım davası açılamayacağından, Bölge Adliye Mahkemesinin davanın reddine ilişkin direnme hükmünün onanması gerektiği görüşünde olduğumdan çoğunluğun kararına katılamıyorum.