Yargıtay 10. H.D. 2020/7019 E. 2021/4724 K.

21-11-2021

Özeti: Dava, iş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Bulvar Projesi kapsamında iş sahibinin ilgili şirket olduğu, sözleşme ile işi diğer bir şirkete devrettiği, devralan şirketin işin kaba ve otopark inşaatını başka bir şirkete verdiği, davacının inşaatı yapan firmanın işçisi olarak çalıştığı ve kullandığı spiralin patlaması sonucu, spiral parçalarının yüzüne ve gözüne gelmesi sonucu yaralandığı anlaşılmıştır. Somut olayda, dava dışı devralan şirket ile davalı ilgili şirket arasında fiili ve organik bağın araştırılmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece yapılacak iş, öncelikle aynı olaya ilişkin rücu dava dosyasındaki kusur raporunun da dosya kapsamına getirtilerek verilen kararların kesinleşip kesinleşmediğinin gözetilerek dava dışı devralan şirket ile davalı ilgili şirket arasında organik bağ olup olmadığının irdelenmesi, organik bağ var ise hükmedilen tazminatlardan ilgili şirketin sorumlu tutulması, aksi halde ise bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmesinden ibarettir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

Dava, iş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davacı  ve  davalılardan  İ. Yapı Endüstri ve San. A.Ş. vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince davacı  ve  davalılardan İ. Yapı Endüstri ve San. A.Ş. vekilleri istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk  Dairesince verilen kararın, davacı  ve  davalılardan İ. Yapı Endüstri ve San. A.Ş. vekilleri tarafından temyiz  edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan  ve Tetkik Hakimi Şevin Kaya Bostan tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

I-İSTEM

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacının, davalı şirketlere ait inşaatta çalışmakta iken 24/12/2011 tarihinde iş kazası geçirdiğini, kazanın meydana gelmesinde davalı işverenlerin kusurlu olduğunu iddia ederek 1.000,00 TL maddi tazminatın, birleşen dosya ile 120.000,00 TL  manevi tazminatın  davalılardan tahsiline  karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

Davacı vekili 30/05/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 141.510,49 TL. ye artırmıştır.

II-CEVAP

Davalılar  davanın reddini talep etmiştir.

III-MAHKEME KARARI

A-İLK DERECE MAHKEME KARARI

Kazalı sigortalının 24/12/2011 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucunda %40,2 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığı, hükme esas alınan  kusur raporunda davalı T. Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı’nın kusursuz olduğu, davalı işveren İ. Şirketinin %80 oranında, kazalı işçinin  %20 oranında kusurlu olduğunun bildirildiği, hesap bilirkişisi  tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda, sürekli işgöremezlik oranı, tarafların kusur oranı, kurum tarafından yapılan ödemeler ve dosya kapsamı nazara alınarak davacının  141.510,49 -TL maddi zararının olduğunun tespit edildiği ve  bu tutara  hükmedildiği, 50.000,00 TL manevi  tazminat takdir edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulune karar verilmiştir.

B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

Davacı ve davalı İ. Yapı Endüstri ve San. A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b.1 maddesi gereğince  esastan reddine karar  verilmiştir.

IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalılardan T… Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.  hakkında verilen red kararının hatalı olduğunu, asıl işveren olarak alacaklarından sorumlu bulunduğunu beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.

Davalı  vekili temyiz dilekçesinde özetle; T…. Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. 'nin asıl işveren olarak sorumlu tutulmamasının hatalı olduğunu, kaza nedeniyle müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, kusur raporu konusunda hak sahibi dosyasında alınan rapor ile çelişki olduğunu, yapılan ödemelerin maddi tazminattan indirilmesi gerektiğini ve manevi tazminatın fahiş olarak takdir edildiğini beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.

V- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:

Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre; davacı ve davalı İ. Yapı Endüstri ve San. A.Ş. vekillerinin  aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki  sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.

Dava, iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.

İlk Derece Mahkemesince; asıl ve birleşen davada davalı T. Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. yönünden davanın reddine, 141.510,49 TL maddi, takdiren 50.000,00 TL manevi tazminatın  kaza tarihi 24/12/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı İ. Yapı Endüstri ve San. A.Ş.'den alınarak davacıya verilmesine karar verildiği, bu kararın  davacı ve davalı İ. Yapı Endüstri ve San. A.Ş. vekilince istinaf yoluna götürüldüğü, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince davacı ve davalı İ. Yapı Endüstri ve San. A.Ş. vekilinin istinaf talebinin esastan  reddine karar verildiği  anlaşılmaktadır.           

Uyuşmazlık, 24/12/2011 tarihli zararlandırıcı olaydan dolayı hakkında davanın reddine karar verilen davalı T… Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.'nin davacıya karşı sorumluğunun doğup doğmadığı noktasında toplanmaktadır.

Yargılamaya konu ihtilafın sağlıklı biçimde çözülmesi için asıl işveren-alt işveren kavramlarıyla, somut uyuşmazlık için önem arz ettiğinden işveren niteliği konularının açıklanmasında fayda vardır.

4857 sayılı Kanun'un 2.maddesine göre; bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye “işçi”, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiye yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara “işveren”, işçi ile işveren arasında kurulan ilişkiye ise “iş ilişkisi” denir.

İş Kanunu'nun 2.maddesinin 7.fıkrasına göre bir işverenden, iş yerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu iş yerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye “asıl işveren-alt işveren ilişkisi” denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o iş yeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.

4857 sayılı Kanun'un 2/7.maddesi ile işçilerin İş Kanunu'ndan, sözleşmeden ve toplu iş sözleşmesinden doğan hakları güvence altına alınmak istenmiştir. Aksi halde, 4857 sayılı Kanun'dan kaynaklanan yükümlülüklerinden kurtulmak isteyen işverenlerin işin bölüm veya eklentilerini muvazaalı bir biçimde başka kişilere vermek suretiyle yükümlülüklerinden kaçması mümkün hale gelecektir.

Asıl işveren ile alt işverenin birlikte sorumluluğu müteselsil niteliktedir. Asıl işveren, doğrudan bir hizmet sözleşmesi bulunmamakla birlikte İş Kanunu'nun 2. maddesinin 6. fıkrası gereğince alt işverenin işçilerinin iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle uğrayacakları maddi ve manevi zarardan alt işveren ile birlikte müteselsilen sorumludur. Bu nedenle meslek hastalığına veya iş kazasına uğrayan alt işverenin işçisi veya ölümü halinde mirasçıları tazminat davasını müteselsil sorumlu olan asıl işveren ve alt işverene karşı birlikte açabilecekleri gibi yalnızca asıl işverene veya alt işverene karşı da açabilirler.

Öte yandan asıl işveren ile alt işveren arasında yapılan sözleşme ile iş kazası veya meslek hastalığına bağlı maddi ve manevi tazminat sorumluluğunun alt işverene ait olduğunun kararlaştırılması; bu sözleşmenin tarafı olmayan işçi veya mirasçıları bağlamaz.

Birlikte istihdam, grup şirketlerinde ortaya çıkan bir çalışma biçimidir ve bu çalışma biçiminde işçilerin bir kısmı aynı anda birden fazla işverene ve birlikte hizmet vermektedirler. Daha çok yönetim organizasyonu kapsamında birbiriyle  bağlantılı olan bu şirketler aynı binalarda hizmet verebilmekte ve bir kısım işçiler iş görme edimini işverenlerin tamamına karşı yerine getirmektedir. Tüm şirketlerin idare müdürlüğünün aynı şahıs tarafından yapılması, şirketlerin birlikte kullandığı iş yerinde verilen muhasebe, güvenlik, ulaşım, temizlik, kafeterya ve yemek hizmetlerinin yine tüm işverenlere karşı verilmiş olması buna örnek olarak gösterilebilir. Bu gibi bir ilişkide, işçi ve işverenler arasında tek bir iş ilişkisi vardır.

İş sözleşmesine katılmada ise, başlangıçta tek bir işverenle kurulan iş ilişkisine zamanla diğer bir iş veren katılmakta ve işçi iş görme edimini bu katılan şirkete karşı da yerine getirmektedir. İşçinin ilk işvereni ile bağlantısı kopmamakta, iş sözleşmesinin devri değil, işveren tarafında bir çoğalma söz konusu olmaktadır. Bu durumda da tek bir iş ilişkisi vardır. (M.Alp.İş Sözleşmesinin Devrinde Bazı Sorunlar.DEÜ.Hukuk Fakultesi Dergisi.Cilt 9.Özel Sayı, 2007.s:197).

Holding ve şirket gruplarının bünyesinde her biri bağımsız tüzel kişiliğe ve hukuki varlığa sahip şirketler yer almaktadır. Dolayısıyla holdinge bağlı şirketlerde çalışan işçilerin işvereni hukuken holding veya şirket topluluğu değil iş akdinin tarafı olan şirkettir. Buna göre, aynı gruba ya da holdinge bağlı farklı tüzel kişiliği haiz şirketlerin iş kazaları veya meslek hastalıklarından kaynaklanan hukuki sorumlulukları, bünyesinde bulundukları holding ya da gruptan bağımsızdır. Yani holding ya da guruptaki diğer şirketler, kazalı işçinin işvereni olan şirketin iş kazaları veya meslek hastalıklarından kaynaklanan hukuki sorumluluklarından ötürü kural olarak sorumlu tutulamazlar. Ancak  şirketler arasında organik bağın bulunduğu durumlarda birlikte istihdamın mevcudiyeti veya işçinin işveren şirketten alacağının tahsilini olanaksız hale getiren muvazaalı işlemlerin varlığı durumunda işveren  şirketle birlikte diğer şirketler de sorumlu tutulabilir. (Süzek, Sarper. İş Hukuku. Yenilenmiş 12. Bası. İstanbul. s:158)

Neticeten yukarıda değinildiği üzere çalışma hayatında işçinin asıl işverenin dışında başka işverenlere de hizmet verdiği, yine işçinin bilgisi dışında olmakla beraber esasında birbiri ile bağlantısı olan işverenlerin işlerini ifa ettiği de bir hakikattir. Bu gibi durumlarda,  şirketler arasında organik bağdan söz etmek gerekir.

Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; Bulvar Samsun Projesi kapsamında iş sahibinin T. Gayrimenul  Yatırım Ortaklığı A.Ş olduğu,  sözleşme ile işi T.Yapı San. A.Ş.- Y. Adi Ortaklığına devrettiği, T. Yapı San. A.Ş.- Y. Adi Ortaklığı‘nın işin kaba ve otopark inşaatını İ. Yapı Endüstri ve San. A.Ş.'ye verdiği, davacının İ. Yapının işçi olarak çalıştığı ve  kullandığı spiralin patlaması sonucu, spiral parçalarının yüzüne ve gözüne gelmesi sonucu yaralandığı anlaşılmıştır.

Somut olayda, dava dışı T. Yapı San. A.Ş. ile davalı T. Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. arasında fiili ve organik bağın araştırılmadığı anlaşılmaktadır.

Mahkemece yapılacak iş; öncelikle aynı olaya ilişkin rücu dava dosyasındaki kusur raporunun da dosya kapsamına getirtilerek -verilen kararların kesinleşip kesinleşmediğinin gözetilerek - dava dışı T. Yapı San. A.Ş. ile davalı T. Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. arasında organik bağ olup olmadığının irdelenmesi, organik bağ var ise  hükmedilen tazminatlardan davalı T. Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.'nin sorumlu tutulması, aksi halde ise bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmesinden ibarettir.

Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davacı ve davalılardan İ. Yapı Endüstri ve San. A.Ş. vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilerek temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı kaldırılmasına,  ilk derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir

SONUÇ:  Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacı ve  davalılardan İmpa Yapı Endüstri ve San. A.Ş.'ye iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesi'ne, karardan bir örneğin de Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, 06/04/2021 gününde oy birliğiyle  karar verildi.

Öne Çıkanlar