Yargıtay 17. H.D. 2015/3593 E. 2016/1907 K.

10-10-2021

Özeti: Davanın, ZMSS sözleşmesine dayanılarak, davacı sigorta şirketi tarafından poliçede sigortalı olarak ismi belirtilen davalı aleyhinde açılan rücuen tazminat istemine ilişkindir. Somut olayda trafik kazasının 23.01.2011 tarihinde meydana gelmesine, araç her ne kadar davalı adına trafikte kayıtlı ise de, aracın 2007 yılında davalı tarafından haricen sürücüye satılmış olmasına, bu tarihten itibaren maktulün aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendine ait olmak üzere işletmesine ve araç üzerinde fiili tasarrufta bulunmasına, haricen satın alınan tarihten sonra davacı şirket nezdinde düzenlenen ZMSS poliçelerinin yaptırılmış olmasına, poliçede sadece sigortalı olarak davalının isminin belirtilmesine, sigorta primlerinin ilgili tarafından ödenmesine, poliçede dahi primlerin tahsil edileceği kredi kartı sahibi olarak ilgilinin ve kredi kartına ilişkin bilgilerin gösterilmesine, kredi kartı ekstrelerinde aracın yakıt masraflarının da ilgili tarafından ödendiğinin görülmesine duruşmalarda dinlenen tanıklar tarafından, ilgilinin ikamet ettiği yerde aracın herkesçe ilgiliye ait olduğunun bilinmesine, aracın yıllardır ilgili tarafından kendi adına ve hesabına kullanılmış olmasına, artık sigorta şirketinin akidinin davalıya değil, dava dışı ilgiliye olmasına, iş bu davanın ancak akit hakkında açılabilmesine, kazanın münhasıran alkolün etkisi altında meydana gelmediği sabit ise de, davanın bu nedenle değil, davalı akit olmadığından husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru değil bozma sebebi ise de bu yöndeki yanılgının giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirmemektedir.

MAHKEMESİ :...........Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, müvekkiline trafik sigortalı, davalı adına kayıtlı aracın dava dışı alkollü sürücü yönetiminde iken yaptığı kazada, sürücü dahil 3.kişinin öldüğünü, olayın münhasıran alkolün etkisi altında meydana geldiğini, kazada ölen yolcu konumundaki şahısların yakınlarına destekten yoksun kalma tazminatı ödendiğini, zararın teminat dışında kaldığını, maktul ........mirasçılarını ödenen 200.000,00 TL.'nın tahsili için davalı hakkında icra takibi yapıldığını, davalının itirazı nedeniyle takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili, müvekkilinin aracını 2007 yılında araç sürücüsü olan ........'a haricen satıp fiilen teslim ettiğini, kazanın 2011 yılında meydana geldiğini, 2007 yılından beri aracı ........'ün kendi nam ve hesabına kullandığını sigorta poliçelerini de .......'ün yaptırdığını, primin ....... ve kardeşi ........'ın kredi kartlarından ödendiğini, müvekkilinin işleten sıfatının bulunmadığını, aynı olay nedeniyle müvekkili aleyhinde mahkemenin 2013/236 esas sayılı dosyasında diğer maktul yakınlarına ödenen destekten yoksun kalma tazminatının rucuen tahsili için dava açıldığını, delillerinin o dosyada bulunduğunu, kazanın münhasıran alkolün etkisi altında meydana gelmediğini, kaza mahallindeki yolun standartlara uygun olmadığının bilirkişi raporlarıyla tespit edildiğini gerekli işaretlemelerin bulunmadığını, yolun dar olduğunu, yolun dar olduğunu, deniz tarafında bariyer olmadığını, yaya ve araç trafiği için tehlikeli olduğunu, kazanın yoldan kaynaklanan sorunlar sebebiyle meydana geldiğini, araçta teknik arıza da oluştuğunu, direksiyonun kilitlenmiş olduğunu, tazminatın fahiş bulunduğunu belirterek 2013/236 esas sayılı dosya ile bu dosyanın birleştirilmesini ve reddini savunmuştur.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2-Davanın, ZMSS sözleşmesine dayanılarak, davacı sigorta şirketi tarafından poliçede sigortalı olarak ismi belirtilen davalı aleyhinde açılan rücuen tazminat istemine ilişkin olmasına, 2918 sayılı KTK'nun 3.maddesi gereğince, işletenin, araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişi olmasına, ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimsenin işleten sayılmasına, aynı kanunun 95/2 maddesi uyarınca, sigorta sözleşmesinden veya sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerinden doğan nedenlerle sigortacının tazminat yükümlülüğünün azaltılması ve kaldırılmasına ilişkin hallerin sigortacı tarafından 3. kişilere karşı ileri sürülememesine, sigortacının zarar görene ödeme yaptıktan sonra tazminatın kaldırılması ya da indirilmesini sağlayabileceği oranda kendi sigorta ettirenine rücu edebilmesine, somut olayda trafik kazasının 23.01.2011 tarihinde meydana gelmesine, araç her ne kadar davalı ... adına trafikte kayıtlı ise de; aracın 2007 yılında davalı tarafından haricen sürücü.........'a satılmış olmasına, bu tarihten itibaren maktül .........'ın aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendine ait olmak üzere işletmesine ve araç üzerinde fiili tasarrufta bulunmasına, haricen satın alınan tarihten sonra davacı şirket nezdinde düzenlenen ZMSS poliçelerinin ....... tarafından yaptırılmış olmasına, poliçede sadece sigortalı olarak davalının isminin belirtilmesine, sigorta primlerinin ........ tarafından ödenmesine, poliçede dahi primlerin tahsil edileceği kredi kartı sahibi olarak.........'ın ve kredi kartına ilişkin bilgilerin gösterilmesine, kredi kartı ekstrelerinde aracın yakıt masraflarının da ..........tarafından ödendiğinin görülmesine duruşmalarda dinlenen tanıklar tarafından, .........ün ikamet ettiği ......'ta aracın herkesçe .........'a ait olduğunun bilinmesine, aracın yıllardır .......... tarafından kendi adına ve hesabına kullanılmış olmasına, artık sigorta şirketinin akidinin davalı ... değil, dava dışı ....... olmasına, iş bu davanın ancak akit hakkında açılabilmesine, kazanın münhasıran alkolün etkisi altında meydana gelmediği sabit ise de; davanın bu nedenle değil, davalı .......... akit olmadığından husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru değil bozma sebebi ise de bu yöndeki yanılgının giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirmediğinden 6100 sayılı HMK'nın geçici 3.maddesi delaletiyle mülga 1086 sayılı HUMK'nun 438/9. bendi gereğince davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile netice itibariyle davanın reddine dair kararın gerekçesi bu şekilde değiştirilmek ve düzeltilmek suretiyle hükmün onanmasına, karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün gerekçesi değiştirilmek ve düzeltilmek suretiyle ONANMASINA 18.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Öne Çıkanlar