Davacı ..., ... ile davalı ... San. ve Tic. A.Ş. aralarındaki itirazın iptali davasına dair Bursa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 17/11/2015 tarihli ve 2014/99E.-2015/458K. sayılı hükmün düzeltilerek onanması hakkında Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesince verilen 10/04/2019 tarihli ve 2018/4773E.-2019/4760K. sayılı ilama karşı davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar, 2001 yılında akdedilen avukatlık ve danışmanlık sözleşmesiyle davalı şirketi vekil olarak açılmış ve açılacak olan dava ve takiplerde temsil ettiklerini, şirket yönetiminin değişmesiyle birlikte haksız olarak azledildiklerini, hak edilen vekalet ücretinin tahsili için icra takibi başlattıklarını, ancak davalının yapılan bu takibe itiraz ettiğini, yapılan itirazın haksız olduğunu belirterek davalının itirazının iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, taraflar arasındaki sözleşmeye göre, karşı taraftan tahsil edilecek vekalet ücretinin dışında ayrıca bir ücret alınmayacağının kararlaştırıldığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen kararın temyizi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 10/04/2019 tarihli ilamı ile İcra İnkar tazminatı yönünden kararın düzeltilerek onanmasına karar verilmiş, davalı, bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
1-Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici nedenlere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair karar düzeltme taleplerinin reddi gerekir.
2-Dava, haksız azil nedeniyle hak kazanılan vekalet ücretinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, yargılama aşamasında alınan bilirkişi ek ve kök raporu hükme esas alınarak “davalının davacıyı azletmekte haksız olduğu anlaşılmış, Bursa 4. İcra Müdürlüğünün 2014/161 Esas sayılı dosyasında yapılan takipte davalının itirazının iptaline, takibin devamına, dava konusu alacak mahkemece çözülmesi gereken bir konu olması sebebiyle İcra İnkar Tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir. Taraflar arasında 01.07.2001 tarihli ve 13.08.2012 düzenleme ve 17.08.2012 Baroya Bildirim tarihli iki ayrı avukatlık ücret sözleşmesi imzalanmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, hesaplama, 01.07.2001 tarihinden 17.08.2012 tarihine kadarki işler için 01.07.2001 tarihli avukatlık ücret sözleşmesine göre, bu tarihten haksız azil tarihi olan 10.12.2013 tarihine kadar ise 17.08.2012 Baroya bildirme tarihli sözleşmenin, ücrete dair 5. maddesinin, Avukatlık asgari ücret tarifesinin altında kalması nedeniyle geçersiz olduğu gerekçesiyle yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre yapılmıştır. Anılan sözleşmenin Ücret başlıklı 3. maddesinde “...Yukarıda belirtilen bu mesaisine karşılık olmak üzere kurum tarafından avukata aylık 850,00 TL(KDV dahil) ödenecektir.” düzenlemesinin olduğu, Özel Hükümler başlıklı 5. maddesinde ise “ Alınan senet karşılığında karşı vekalet ücreti hariç müvekkilden ayrıca dava başına ya da icra takibi için vekalet ücreti alınmayacaktır.” düzenlemesinin yer aldığı anlaşılmaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki, Avukatlık Kanunu 164/4 ‘te “Avukatlık asgarî ücret tarifesi altında vekâlet ücreti kararlaştırılamaz. Ücretsiz dava alınması halinde, durum baro yönetim kuruluna bildirilir.” şeklinde yasal düzenleme mevcuttur. Somut uyuşmazlıkta, tarafların imzalarını inkar etmedikleri ve ayrıca Baroya bildirildiği anlaşılan 13.08.2012 tarihli sözleşmenin ücrete ilişkin hükümleri geçerlidir. O halde mahkemece, azlin haksız olduğu tespitinde bir isabetsizlik bulunmadığı ancak anılan bu sözleşmeye göre yapılan hesaplamada, sadece karşı yan vekalet ücretine hak kazanıldığı, akdi vekalet ücretinin talep edilemeyeceği hususu dikkate alınarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. Hükmün bu husus yönünden bozulması gerekirken zuhulen onandığı bu kez yapılan inceleme ile anlaşıldığından davalının karar düzeltme isteminin kabulü ile 13. Hukuk Dairesinin 10/04/2019 tarih ve 2018/4773 Esas 2019/4760 Karar sayılı düzelterek onama ilamının kaldırılarak mahkeme hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalının sair karar düzeltme taleplerinin reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle davalının karar düzeltme taleplerinin kabulü ile 13. Hukuk Dairesinin 10/04/2019 tarih ve 2018/4773 Esas 2019/4760 Karar sayılı “düzelterek onama” ilamının kaldırılmasına, temyiz edilen hükmün yukarıda yazılı gerekçe ile davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 13/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.