Yargıtay 9. H.D. 2021/6071 E. 2021/10234 K.

18-11-2021

Özeti: Özel hastanede doktor olarak görev yapan davacı iş sözleşmesinin işverence haksız feshedildiğini ileri sürerek bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir. Dosya kapsamından davacının davalı şirkete ait hastanede doktor olarak görev yaptığı, iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra anılan davalıya ait hastanenin dahili davalı şirkete devredildiği anlaşılmaktadır. Somut olayda davanın konusu, işçinin iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarıdır. Her ne kadar İlk Derece Mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemesince davalı şirket ortaklarının hisse devrinden söz edilmiş ise de, hisse devri yahut hastanenin devri, işçilik alacaklarının devri anlamına gelmemektedir. Davacının işvereni olan davalı şirketin tüzel kişiliğinin devam ettiği ve davacının işçilik alacaklarından sorumlu olduğu açıktır. Davacının çalıştığı işyeri olan hastanenin el değiştirmesi, işçilik alacaklarının devri anlamına gelmez. İlk Derece Mahkemesince, Hukuk Muhakemeleri Kanunu uygulanarak dava dışı şirket davaya dahil edilmek suretiyle yargılama yapılarak dahili davalı şirket aleyhine hüküm kurulması hatalıdır. Somut olayda organik bağ gerekçesiyle davanın tarafında değişiklik yapılması da yerinde değildir. Hal böyle olunca, dava dışı şirket davaya dahil edilerek, bu şirket aleyhine yargılama sürdürülmek suretiyle hüküm kurulması hatalıdır.

BÖLGE ADLİYE

İLK DERECE MAHKEMESİ : Çorlu 1. İş Mahkemesi

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi dahili davalı ... A.Ş vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, davacının davalıya ait hastanede anestezi/algoloji uzmanı doktor olarak çalıştığını, iş sözleşmesine göre aylık ücretinin 12.000,00 TL sabit maaşa ilaveten çeşitli işlemlerden elde edilecek ciro üzerinden hesaplanan primden ibaret olduğunu, işverence cironun belli bir yüzdesi üzerinden hesaplanması gereken primlerin ödenmediğini, iş sözleşmesinin işverence haksız feshedildiğini ileri sürerek bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.

Davalı ve Dahili Davalı Cevabının Özeti:

Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Dahili davalı vekili, davacının işçilik alacaklarının tahsiline ilişkin olarak diğer davalı aleyhine dava açtığını, yargılama sırasında dava konusunun devri gibi bir durumun söz konusu olmadığını, dahili dava yolu ile şirkete husumet yöneltilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:

Mahkemece, yargılama sırasında davacının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 125. maddesi gereğince davayı ... A.Ş’ye yönlendirme talebinde bulunması üzerine anılan şirket davaya dahil edilmiş, yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne, hüküm altına alınan alacakların dahili davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

İstinaf Başvurusu:

İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, dahili davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:

Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, istinaf dilekçesinde bildirilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, davanın kısmen kabulüne dair İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden yerinde olduğu gerekçesiyle, dahili davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir

Temyiz:

Karar yasal süresi içerisinde dahili davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Gerekçe:

Taraflar arasında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 125. maddesi uyarınca taraf değişikliği yapılıp yapılamayacağı ve dahili davalı aleyhine usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunup bulunmadığı uyuşmazlık konusudur.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Dava Konusunun Devri” başlığını taşıyan 125. maddesinin birinci fıkrasına göre, davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı isterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder; isterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür.

Kanun koyucu, tarafta iradi değişikliği ise birtakım koşullara bağlamış olup, bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür (HMK. m. 124/1). Bunun istisnası ise iki halde mümkün olabilir. İlk istisnai hal, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebidir (HMK m. 124/3). İkinci olarak, dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda da hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder (HMK. m. 124/4).

Somut uyuşmazlıkta, davacı davasını ... A.Ş.’ye yöneltmiş ise de, yargılama sırasında sunduğu dilekçe ile davalı şirketin yönetici ve ortakları aynı olduğu halde isim değişikliğine gittiğini belirterek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 125. maddesi gereğince davayı ... A.Ş’ye yönlendirme talebinde bulunmuştur. İlk Derece Mahkemesince, ticari sicil kayıtlarına göre her iki şirketin adreslerinin, faaliyet alanlarının ve kurucu ortaklarının aynı olduğu, aralarında organik bağ bulunduğu gerekçesiyle Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 125/a maddesi gereğince dava dışı ... A.Ş davaya dahil edilerek yargılama sürdürülmüş ve dahili davalı hakkında hüküm kurulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesi de, davalı ... A.Ş.'nin ortaklarının paylarını, 10/09/2014 tarihli devir protokolü ile devrettikleri, davalı şirkete ait hastanenin isminin ‘Özel ... Hastanesi’ olarak değiştirilmesine yönelik yönetim kurulu kararı alındığı ve hastanenin dahili davalı ... A.Ş.'ye devredildiği, sözü edilen şirketin ise 30/05/2016 tarihinde hastanenin adını ‘Özel V.. Hospital’ olarak değiştirdiği, davalı şirketin yargılama sırasında hastanenin devri yoluna gittiği ve unvan değişikliği yapıldığı, şirketlerin ortaklık yapısının benzer olduğu, adreslerinin de aynı olduğu gerekçesiyle yeni şirket unvanına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 125. maddesinin uygulanmasında isabetsizlik olmadığı sonucuna varılmıştır. Dosya kapsamından davacının davalı şirkete ait hastanede doktor olarak görev yaptığı, iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra anılan davalıya ait hastanenin dahili davalı şirkete devredildiği anlaşılmaktadır. Somut olayda davanın konusu, işçinin iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarıdır. Her ne kadar İlk Derece Mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemesince davalı şirket ortaklarının hisse devrinden söz edilmiş ise de, hisse devri yahut hastanenin devri, işçilik alacaklarının devri anlamına gelmemektedir. Davacının işvereni olan davalı şirketin tüzel kişiliğinin devam ettiği ve davacının işçilik alacaklarından sorumlu olduğu açıktır. Davacının çalıştığı işyeri olan hastanenin el değiştirmesi, işçilik alacaklarının devri anlamına gelmez. Bu halde, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “dava konusunun devri” ile ilgili hükmünün eldeki davada uygulanma olanağı yoktur. İlk Derece Mahkemesince, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 125. maddesi uygulanarak dava dışı şirket davaya dahil edilmek suretiyle yargılama yapılarak dahili davalı şirket aleyhine hüküm kurulması hatalıdır. Şunu da belirtmek gerekir ki, gerek İlk Derece Mahkemesince gerekse Bölge Adliye Mahkemesince davalı ve dahili davalı şirketlerin ortaklık yapısı, adresleri ve faaliyet alanlarına dikkat çekilerek, bu şirketler arasında organik bağ bulunduğu şeklinde bir gerekçe oluşturulmuştur. Organik bağ ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 125. maddesi arasında bir paralellik bulunmamaktadır. Bozma sebebine göre ‘organik bağ’ yönünden bir inceleme yapılmamış olmakla birlikte, organik bağın kabulü halinde dahi, dava dışı şirketin davaya dahil edilmesi suretiyle sonuca gidilmesi mümkün değildir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun sistematiği içerisinde, hangi hallerde tarafta değişiklik yapılmasının mümkün olduğu açıkça düzenlenmiş olup, somut olayda organik bağ gerekçesiyle davanın tarafında değişiklik yapılması da yerinde değildir. Hal böyle olunca, dava dışı ... A.Ş davaya dahil edilerek, bu şirket aleyhine yargılama sürdürülmek suretiyle hüküm kurulması hatalıdır. İlk Derece Mahkemesince somut olayda Hukuk Muhakemeleri Kanunun 125. maddesinin uygulama olanağı bulunmadığı dikkate alınmalı, dahili davalı yönünden usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığı gözetilerek hüküm kurulmalıdır.

Temyiz edilen kararın açıklanan sebeplerle bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15.06.2021 gününde oybirliği ile karar verildi.

Öne Çıkanlar