Özeti: Davacı işçi haklı nedenle iş akdini feshettiğini, işçilik alacaklarının davalı işverence ödenmediğini belirterek kıdem tazminatı ile yıllık izin, fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davacı işçi, tarım iş kolunda faaliyet gösteren davalı işveren bünyesinde 09.06.2012 tarihinde tekniker sıfatıyla çalışmaya başlamış, budama ve ilaçlama işlerini yapan işçileri organize ederek onlara nezaret etmiş, daha sonra işveren tarafından bizzat budama ve ilaçlama işleri ile görevlendirilmiş, davacı işçinin 02.03.2015 tarihli ihtarname ile hizmet sözleşmesini feshetmiş, fesih nedeni olarak çalışma koşullarındaki değişiklik ile fazla mesai ücretlerinin tam yansıtılmamasının gösterilmiştir. Davacının Türk Borçlar Kanunu kapsamında kalan hizmet sözleşmesi ile çalıştığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Türk Borçlar Kanunu'nda kıdem tazminatı düzenlenmemiştir. Dolayısıyla anılan Kanun kapsamında kalan iş ilişkilerine bağlı olarak çalışanlar kıdem tazminatı talep edemezler. Davacının talebi açıkça kıdem tazminatı olduğu halde Mahkemece talebin Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenen tazminat talebi olarak değerlendirilip hüküm altına alınması hatalı olmuştur. Kıdem tazminatı talebinin reddi yerine yazılı şekilde kabulü bozmayı gerektirmiştir.
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 06/09/2012 tarihinden itibaren davalı iş yerinde ziraat teknikeri olarak çalıştığını, ancak son dönemde çalışma şartlarının değiştirilerek budama işçisi olarak görevlendirildiğini, bu konuda müvekkilinin rızasının alınmadığını, bu görevlendirmeyi kabul etmemesine rağmen çalışmak zorunda bırakıldığını, ayrıca müvekkilinin yaptığı mesailerin Sosyal Güvenlik Kurumu kaydında da tam olarak gösterilmediğini, ücretlerin tam yatırılmadığını, fazla mesai ve hafta tatilinde çalışmak hususunda müvekkilden rıza alınmadığını, 270 saat mesai kuralına uyulmadığını, gerçek çalışmasının karşılığı olan ücretini alamadığını, kış aylarında kar yağışı nedeniyle çalışılmayan günlerin hukuka aykırı bir şekilde yıllık izinden mahsup edildiğini, müvekkiline çalışma yeri ve koşulları değiştirilerek mobbing uygulandığını, bu nedenlerden dolayı haklı nedenle iş akdini feshettiğini, işçilik alacaklarının davalı işverence ödenmediğini belirterek kıdem tazminatı ile yıllık izin, fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, iş yerinde çalışan teknikerlerin mühendislerin kontrolünde kendi ekiplerinin başında çalıştığını, davacının da bu şekilde çalışmaya başladığını , çalışma koşullarında herhangi bir değişiklik yapılmadığını mesailerin banka hesabı üzerinden ödendiğini, Sosyal Güvenlik Kurumu' na yapılan bildirimlerin ise bankaya yatırılan ücretler üzerinden ödendiğini, fazla mesai ödemelerinin bordrolarda göründüğünü, tüm şirket çalışanlarının yıllık izinlerini kullandığını, davacının askerlik nedeniyle ayrılmak istediğini, kredi borçları için işsizlik sigortası yaptırdığını, askerlik nedeniyle fesih halinde işsizlik sigortasından yararlanamayacağını öğrenmesi nedeniyle işverence iş sözlşemesinin feshini talep ettiğini kabul edilmemesi üzerine seneryolar yazarak iş sözleşmesini feshettiğini, feshin haklı nedene dayanmadığını beyanla davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Karaman İş Mahkemesince davacının tarım işçisi olup işyerinde çalışan işçi sayısının 50 işçinin altında olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmiş, dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye sevki üzerine Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dosya içeriğine göre Mahkemece davacı işçinin, tarım iş kolunda faaliyet gösteren davalı işveren bünyesinde 09.06.2012 tarihinde tekniker sıfatıyla çalışmaya başladığı, budama ve ilaçlama işlerini yapan işçileri organize ederek onlara nezaret ettiği, daha sonra işveren tarafından bizzat budama ve ilaçlama işleri ile görevlendirildiği, davacı işçinin 02.03.2015 tarihli ihtarname ile hizmet sözleşmesini feshettiği, fesih nedeni olarak çalışma koşullarındaki değişiklik ile fazla mesai ücretlerinin tam yansıtılmamasının gösterildiği, tekniker olarak çalışan davacının budama ve ilaçlama işlerinde görevlendirilmesinin, çalışma koşullarında esaslı değişiklik olarak nitelendirilemeyeceği ancak fazla mesai ücretlerinin bordrolara tam olarak yansıtılmaması ve zamanında ödenmemesinin davacı işçi yönünden haklı fesih nedeni olduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre de davacının 2012- 2015 yıllarından ödenmeyen mesai alacağı bulunduğundan, davacının hizmet sözleşmesini haklı nedenlerle feshettiği kanaatine varılmış, Borçlar Kanunu'nun 434. ve 437. maddelerine göre hem işçinin hem de işverenin sözleşmeyi fesih hakkı olup, tazminat isteminde bulunulabilmesi için hizmet sözleşmesinin işveren tarafından haksız olarak feshedilmesi, yada işçinin fesihte haklı olması gerektiği, davacı tarafça dava dilekçesinde kıdem tazminatı talep edilmekle birlikte, Borçlar Kanunu'nda bu konuda düzenleme bulunmadığından, davacının talebi Borçlar Kanunu'nun 438. maddesinde düzenlenen hakkaniyet tazminatı olarak değerlendirilerek feshin haklı nedene dayanması nedeniyle bu konudaki talebin kabulüne karar verilmiştir.
Borçlar Kanununa göre işçi ya da işveren bakımından dürüstlük kuralına göre sözleşmeyi sürdürmeleri beklenemeyecek durum ve koşullar sözleşmenin derhal feshi için haklı sebeptir. Bu durumda, fesih sebebinin yazılı olarak bildirilmesi gerekmektedir (m.435). Söz konusu olan haklı fesih nedeni, karşı tarafın sözleşmeye uymamasından kaynaklanmışsa, sözleşmeyi fesheden, karşı taraftan sebep olduğu zararı, hizmet ilişkisine dayanan bütün haklarını göz önünde tutarak, tamamen gidermesini ister. Talepte bulunanın, sözleşme devam etseydi içinde bulunacağı (süresiz sözleşmelerde, önel sonundaki, süreli sözleşmelerde ise süre sonundaki) duruma getirilmesidir. O halde, örneğin işverenin kusuru nedeniyle işçi tarafından yapılan fesihlerde, süreli sözleşmenin işveren tarafından haklı nedene dayanmayan feshine bağlanan sonuçların (m.438) uygulanması gerekmektedir. Burada m.438’de düzenlenen haksız fesih tazminatına kıyas yoluyla ayrıca hükmetmek de mümkün değildir. İşveren tarafından işçinin kusuru nedeniyle yapılan fesihlerde ise, işverenin zararı, yeni bir işçi buluncaya kadar diğer işçilere yaptırmak zorunda kaldığı fazla çalışma ile ilgili giderler veya ikame işçiye yaptığı fazla ödemeler, kaçırılan sözleşme fırsatları nedeniyle uğradığı kazanç kaybı gibi, kalemlerden oluşabilir. Sözleşmesi feshedilen işçiye ödenmeyen ücretin bu tutardan mahsup edilmesi gerektiği de açıktır. Nihayet, sözleşmenin haklı nedenle feshi, taraflardan birinin sözleşmeye aykırı davranışının dışında kalan bir olguya dayanıyorsa, önceki yasada olduğu gibi, hakime bütün durum ve koşulları göz önünde tutarak haklı nedenle feshin maddi sonuçlarını serbestçe değerlendirme yetkisi tanımaktadır (m.437)
Davacının Türk Borçlar Kanunu kapsamında kalan hizmet sözleşmesi ile çalıştığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Türk Borçlar Kanunu'nda kıdem tazminatı düzenlenmemiştir. Dolayısıyla anılan Kanun kapsamında kalan iş ilişkilerine bağlı olarak çalışanlar kıdem tazminatı talep edemezler. Davacının talebi açıkça kıdem tazminatı olduğu halde Mahkemece talebin Türk Borçlar Kanunu madde 438'de düzenlenen tazminat talebi olarak değerlendirilip hüküm altına alınması hatalı olmuştur. Kıdem tazminatı talebinin reddi yerine yazılı şekilde kabulü bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeple BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 22.06.2021 gününde oybirliği ile karar verildi.